Foto: Troy T/ Unsplash

Bebeklerde Duygusal Gelişim

0 Shares
0
0
0

Yenidoğan bebeğinize baktığınızda aklınızdan en az bir kere de olsa şu sorular mutlaka geçer: Acaba şu an ne düşünüyor? Ağlıyor, acaba üzgün mü? Gülüyor, o zaman mutlu mu?

Bebeğimizin duygularını; nasıl ve neler hissettiğini merak ederiz. Çünkü her zaman en önemlisi bebeğimizin mutluluğudur. Üzülmesi, hayal kırıklığına uğraması bizi de üzer.

Bebeklerde duygusal gelişim erken bebeklik döneminde başlar. Ancak bebeğin duygularını ifade etmesi yetişkinlerden çok farklıdır.

Uzmanlar yetişkin ve bebek duyguları arasında devasa farklar olduğunu söylüyor. Bunun nedeni duyguların bilişsel ve fiziksel gelişimle doğru orantılı olması.

Bebekler deneyim yolculuğunun henüz çok başında. Bu nedenle hissettiklerini yetişkinler gibi dışarı vurmaları imkansız. Duyguların ifadesi için belli bir gelişim süreci gerekir.

Biz bu yazıda bebeklerde duygusal gelişimi ve 3 temel duyguyu (mutluluk, öfke ve korku) ele aldık. Bazı sorulara yanıt aradık. İyi okumalar…

 

Bebeklerde Duygusal Gelişim Ne Demek?

Bebek bazı reflekslerle dünyaya gelir. Bu, bir bebeğin daha doğmadan belli bir donanıma sahip olduğunun göstergesidir.

Doğumun ardından başlayan süreçte bebek, çevreyi gözlemleyerek ve hissettiklerini nasıl dışarı vuracağını anlayarak pek çok alışkanlık geliştirir. Bu, duygusal gelişimin temelidir.

Duygular, etrafımızdaki dünyadan anlam çıkarmamıza yardım eder.

Duygusal gelişim sağlıklı bir yaşam
sürmenin anahtarıdır.

Yaşam yolculuğunda insanoğlu hep yeni şeyler öğrenir, gelişir ve değişir. Ancak çok temel şeyler bebeklik ve çocukluk döneminde oluşur. Fark etmeden bazı kararlar alınır.

Bu durum sadece zihinsel ve ruhsal sağlığı etkilemez. Küçüklükte yaşanan deneyimler sonrası alınan kararlar, öğrenme ve yeni şeyler keşfetmeye dair bakış açılarını da şekillendirir.

Uzmanlar güçlü duygusal gelişimin, beş önemli beceriye yol açtığını söylüyor: Öz-farkındalık, sosyal farkındalık, duygusal düzenleme, sağlıklı karar alma ve ilişki kurma.

Tüm bu beceriler okulda, aile içinde, farklı gruplarda ve toplumdaki “başarıyı” etkiler.

 

Bebeğin Duygusal Gelişim Aşamaları

Bir bebeğin duygusal gelişimini aşamalar halinde aşağıda bulabilirsiniz.

1-3 ay

Bu ilk aylarda bebek kendisini çevreleyen dünyanın varlığını algılamaya başlar.

Her şey bebek için yenidir ve bebek adeta tüm bilgiyi emmeye başlar.

Bu aşamada bebeğiniz,

  • Öncesine göre çevresini biraz daha net görmeye başlar.
  • Tanıdık kişileri hissetmeye ve onların varlığıyla sakinleşmeye başlar.
  • Kendisine nazik ve şefkatli yaklaşan kişilere tepki verir.
  • Yakın birinin varlığının verdiği güveni hisseder ve kucağa alındığında ağlamayı bırakır.
  • Seslere odaklanır ve konsantre olur.
  • Birisi onunla konuştuğunda anlaşılmaz gülmeler ve yüzler yapar.

3-6 ay

18-24. haftalar arasında bir birey olduğunun farkına varmaya başlar.

Bebek çevresindeki dünyayı ve farklı insanların varlığını keşfederken kendi ellerini de keşfeder. Ve tanıdık insanların yanında rahat eder.

Bu aşamada bebeğiniz,

  • Onu heyecanlandıran birşey karşısında daha bilinçli gülümser ya da güler.
  • Ebeveynlerini ya da daha sık gördüğü insanları hatırlamaya başlar.
  • Rahatsız olduğu durumları ifade etme ihtiyacını anlar ve farklı bir şekilde ağlar. Bu ağlama daha çok “beni kucağına al” ağlamasıdır.
  • Heyecan içinde kollarını ve bacaklarını çırpmaya başlar. Amacı iletişim kurmaktır.
  • İki insan arasındaki farklılığı kavramaya ve farklı iki insan olduklarını anlamaya başlar.
  • Muhtemelen aynada kendisini fark eder ve sesli gülmeye başlar.
  • Diğer bebeklere bakar ve arkadaşlık hissi bulur.
  • Adı söylendiğinde tepki göstermeye başlar.

6-9 ay

Bebeğiniz artık daha büyük keşifler peşinde ve iletişimdeki ince ayrıntıların farkında.

Farklı duyguları daha iyi ifade edebilecek ve aynı zamanda sizin gösterdiğiniz aynı duyguları da anlayacak durumda.

Bu aşamada bebeğiniz,

  • Ce-ee oyunundan ve gölge kuklalarından çok hoşlanır.
  • Ondan söz ettiğinizi anlamaya başlar ve bazı sözsüz iletişim ipuçlarını yakalar.
  • Öfkeli bir yüz ya da yüksek sesin ardındaki niyeti anlar. Ve buna uygun karşılık verir.
  • Sahiplik kavramına vakıf olur ve oyuncağını geri ister. Oyuncağını geri alamazsa ağlar.
  • Kendisine yakın ve tanıdık kişiler tarafından rahatlatılmak ister; özellikle etrafta yeni insanlar varsa.
  • Kendisini sakinleştirmek için parmağını ya da yumruğunu emer.

 

10-12 ay

Bebeğiniz 1 yaşına yaklaşırken ev ve aile kavramlarını kavramaya başlar. Duygularını daha geniş bir yelpazede ifade eder. Kendi başına faaliyetlerde bulunur ve çevresindekilerden onay bekler.

Bu aşamada bebeğiniz,

  • Anne ya da babaya veya en yakın bakımı veren yetişkine çok bağlanır. Sürekli onun ilgisini ister.
  • Belli bazı şakaları ya da komik faaliyetleri tercih eder. Onları kendi kendine tekrarlar.
  • Bazı faaliyetlerde sizinle işbirliği içindedir ve diğerlerini reddeder.
  • İşler istediği gibi gitmediğinde öfket nöbeti geçirmeye başlar.
  • Güzel birşey yaptığında onay bekler ya da kendi kendini alkışlamaya başlar.
  • Özsaygı algısı oluşmaya başlar.
  • Zaman zaman kendi kendine meşgul olur.

Çocuklarda Duygusal Gelişimi Desteklemek
İçin Neler Yapılabilir?

Çocuk ve bebeklerde duygusal gelişimi desteklemek için yapılabilecek en temel şey daima iletişim içinde olmak.

  • Bebeğinizde yolunda gitmeyen birşey sezdiğinizde onunla sakin bir şekilde ve tatlılıkla konuşun. Ona problemin ne olduğunu sorun.
  • Çocuğunuz hayal kırıklığı yaşamanın normal olduğunu ve bunun uygun bir dille ifade edilebileceğini bilsin. Sizin problemleri karşılama şekliniz onun için en iyi örnek. Diyelim ki onun kaybolan oyuncağını arıyorsunuz. O arada neler yaptığınızı ve ne hissettiğinizi sakin bir şekilde anlatın. Bir de bakmışsınız bebeğiniz size karşılık veriyor.

Konuşurken daha yalın jestler seçin. Bebeğiniz henüz çok küçük olduğu için alay ya da karmaşık duygulardan kaçının. Yüzdeki mutuluk, üzüntü, öfke ve sakinlik ifadeleri rahat okunur.

Çocuğunuz sık sık öfke nöbeti geçiriyorsa, nöbetin ayak seslerini hissettiğiniz anda önlem alın. Örneğin öfkeye yol açabilecek nedeni fark etmeye çalışın. Sakin olun. Bebeği sakin bir ortama alın.

  • Bulunduğu ortamda güvende hissetmesini sağlayın. Bilinmeyeni keşfederken ona destek olun, minik adımlarını görmezden gelmeyin. Yeni birşey denemesi için onu teşvik edin ancak bu keşif sırasında ona zaman tanımaya büyük özen gösterin.
  • Bebekler çevrelerindeki insanlardan çok şey öğrenir. Bebeğinizin rol modeli olduğunuzu unutmayın.

Evinizdeki ortamın çocuğunuz için destekleyici olmasına önem verin.

  • Çocuğunuza sevginizi her fırsatta gösterin.
  • Beraber vakit geçirin.
  • Çocuğunuzla birlikteyken gerçekten onunla olun. Telefon, tablet, televizyon gibi unsurlara ara vermeye çalışın.
  • Oyun oynayın. Bunu büyük birşey gibi düşünmeyin. Önemli olan bir zaman dilimini paylaşmak ve dikkatini o ana vermek.
  • Çocuğun ihtiyaçlarının farkında olun.
  • Çocuğun ihtiyaçlarına zamanında, özenle yanıt vermeye çalışın.

 

 

Mutlu Bebek Nasıl Anlaşılır?

Mutlu bebeği genel olarak ihtiyaçları zamanında karşılanan ve ebeveynlerinin koşulsuz sevgisiyle şefkatini alan bebek olarak tanımlayabiliriz.

Bir bebeğin içinde bulunduğu koşullarda rahat ettiğini, gereken ilgiyi gördüğünü beden dilinden rahatlıkla anlamak mümkün.

Mutlu bebeğe dair işaretlerin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Herkes bebeğine her an kendisi bakım veremeyebiliyor. İş hayatı ya da kişinin sahip olduğu diğer koşullar bebeği başka bir yetişkine emanet etme zorunluluğu doğurabiliyor.

Aşağıda hayatı yolunda giden mutlu bir bebeğe dair işaretleri okuyacaksınız:

Gözler:

Dikkatli ve ilgili gözler bebeğin yeterli uyaran aldığını, sevildiğini ve ilgi gördüğünü gösterir.

Gülmek, gülümsemek:

İyi bakım alan ve sevgi ile şefkat gören bebekler kendisine bakım verenleri görünce sevinir, güler ve gülümser.

İştah:

Bebek rahat ve huzurlu ise, aktif biçimde oyun oynuyorsa, zevkle beslenir.

Ses:

Mutlu bir bebek çok ses çıkarır. Haykırır. Sesli ve sessiz harf kombinasyonlarını kullanarak gevezelik eder.

Oyuncakla oyun:

Bir bebek kendisine bakım verenin yanında rahat ve güvende hissederse kendini oyuncaklarıyla oyun oynamaya tamamen kaptırır.

Kas tonu:

Sakin ve mutlu bir bebeğin kas tonu sağlıklıdır.

Tuvalet alışkanlıklarında düzen:

Bebeğin kaka ve çiş durumunun bir düzende olması rahat ve güvende hissettiğini gösterir.

Uyku:

Bebek kendini rahat, mutlu ve güvende hissediyorsa derin uyku uyur.

 

Bebekler Sinirlenir mi?

Ağlamaklı, kırmızı bir yüz bebeğin sinirli/öfkeli olduğu anlamına gelebilir. Ancak aslında bu işaretler çok da kesin bir duygu durumuna işaret etmeyebilir.

Yetişkinlerin öfke olarak gördüğü hal, 6 aydan küçük bir bebek için hoş olmayan bir durumun göstergesi olabilir: Açlık, yorgunluk ya da bezinin ıslak olması gibi.

Yaşamın ilk 6 ayında bebek bu duyumlara sahip olduğunda (bunlar daha sonra duyguları olacak) ihtiyaçlarının karşılanması çok önemli.

3 ve 6. ay arasında bir bebek ilişkiler ve nesneler yoluyla deneyim elde eder. Bu deneyimler arttıkça ve bebeğin hafızası geliştikçe beklentiler oluşmaya başlar.

Örneğin, deneyim bebeğe şöyle söyleyebilir: “Topa ulaşamazsam annem bana topu verir.”

Herhangi bir sebeple anne topu bebeğe vermekte gecikirse, bebek öfkelenebilir.

Uzmanlar bebeklerin oluşturdukları beklenti gerçekleşmeyince üzüntü, endişe hissettiklerini söylüyor.

Diğer yandan bir bebek için oto koltuğunda seyahat etmek ya da istediği oyuncağa o an ulaşamamak sorun olmazken başka bir bebek için çok büyük bir bozgun hissi yaratabilir.

Yani, bir bakıma bebeğin verdiği tepki biraz da kendi kişiliği ile ilgili olabilir.

Elbette ki her bebek işler istediği gibi gitmediğinde öfkelenebilir, bozguna uğrayıp tepki verebilir. Bu çok normal. Aynı zamanda bu, bebeğinizin genel olarak öfkeli ve tepkisel bir bebek olduğunu da göstermez. Lütfen bebeği öfkeli, tepkili vs gibi sıfatlarla etiketlemeyin.

Öfke duygusuyla baş etmeye çalışan bebeğiniz için tek yapmanız gereken sakinliğinizi koruyarak ona öfke nöbetini atlatmasında yardımcı olmak. Aşağıda bu konuda bazı ipuçlarını bulacaksınız:

Bebeğinizle konuşun:

6 aylık bebeğiniz henüz konuşmasa da siz onunla konuşarak onu rahatlatabilirsiniz. “Topun uzakta kaldığı için üzüldün mü” ya da “Evet, oto koltuğuna oturmak seni gerçekten çok sinirlendirmiş olmalı” gibi cümleler o an bebeğin duygusunu anladığınızı gösterir. Bu çok önemli.

Herkes anlaşılmak ister. Bebek ve çocuklar için bu eşsiz bir yaklaşımdır. Anlaşıldığını hisseden bebek doğal olarak sakinleşir. Diğer yandan bebeğin duygu durumunu anlatmak için kullandığınız ifadeler ona, daha sonra kendi duygularını anlatmak için kullanabileceği kelimeleri öğretir.

Bebeğin dikkatini başka bir yöne çekin:

Bebekte öfkenin ilk işaretlerini gördüğünüzde sakin bir şekilde ortamı farklılaştırmaya çalışın. Diyelim ki bebek oto koltuğuna oturmak istemiyor. O zaman bebeğe bir oyuncak ya da eğlenceli bir kitap sunun.

Bebeğin ihtiyaçlarına zamanında cevap verin:

Anneniz ya da kayınvalideniz ne derse desin bebeğinizi asla şımartamazsınız.

Bebek aşırı uyaran varlığı, yorgunluk ya da herhangi bir sebeple huzursuz olduysa onu kucağınıza alın, sakin bir ses tonuyla onunla konuşun.

Sorunları önleyin:

Zaman geçtikçe bebeğinizi daha iyi tanırsınız. Ne zaman acıktığını, hangi ortamlarda huzursuz olduğunu, yüksek sesten rahatsız olup olmadığını ve daha pek çok durumu bilirsiniz. Ve önlem alırsınız.

Örneğin açlıktan huzursuz olmaya başlamadan önce bebeğin karnını doyurursunuz. Eline verilmesi sakıncalı nesneleri her gördüğünde öfkeleniyorsa, o nesneleri ortamdan kaldırırsınız.

Olumlu şeylere odaklanın:

Bağırmak, stres yüklenmek zaten zor durumdaki öfkeli bebeğe hiç iyi gelmez. Bunlar yerine bebeğinizle ilgili olumlu noktalara odaklanın. Bebeğin duygularını ifade etmesinin önemini hissedin. Daima sakin olmaya gayret edin. Sakinliğinizi koruyamadığınız durumlarda imkanınız varsa yakınlarınızdan destek alın.

 

Bebeklerin Korkması Normal mi?

Bebekler korkabilir, bu gayet normal.

Bazı uzmanlar korkunun ilk ne zaman ortaya çıktığının kesin olarak bilinmediğini ve korkunun erken bebeklik döneminde görülmediğini söylüyor.

Çünkü bu uzmanlara göre korku; bir his, bir içgüdü değil, bebeğin hafızası geliştikçe öğrenilen bir tepki.

Diyorlar ki hafıza geliştikçe, deneyim arttıkça korku da bir tepki olarak ortaya çıkar. Yani deneyimler sayesinde bebek korkması gerektiğini öğreniyor.

Durumlar ve insanları hatırlama yetisi olmayan bebek, norm dışı olan ve tepki göstermesi gereken durumlara karar veremiyor.

Örneğin bebek, yabancı kaygısını o “yabancı” yüzü daha önce görmediğini fark edince geliştiriyor. Yabancıların farkına varan bebek, ayrılık kaygısı geliştiriyor çünkü artık yakınlarından ayrılmak istemiyor.

Korku Hep Var

Diğer yandan doğal ebeveynlik uzmanı Aletha Solter, Bilinçli Bebek kitabında bebeğin düşünme ve hissetme yeteneğine sahip “tam” bir insan olduğunu anlatıyor. Ve bebeklerin başlangıçtan itibaren korku geliştirebildiklerine değiniyor. Olumsuz doğum deneyimi, ana babanın hastalığı, ölümü, aile içi şiddet gibi durumlar bebekte korkuya neden olabiliyor. Yani korku hep var.

Vietnamlı bir Budist kesiş, barış aktivisti, yazar, şair ve öğretmen olan Thich Nhat Hanh “Korku” isimli kitabında şöyle diyor: “Ana rahminde geçirdiğin 9 ay hayatının en keyifli zamanlarındandı. Sonra doğduğun gün gelip çattı. Etrafındaki her şey farklıydı, yepyeni bir yere fırlatılmıştın. İlk kez soğuğu ve açlığı hissettin. Sesler fazla yüksek, ışıklar fazla parlaktı. İlk kez korktun. İlk korkun buydu.”

Korku çocuk gelişiminin önemli bir parçası.

Bundan daha önemli olan ise bebek ve çocuğa bakım verenlerin tepkileri, her yeni deneyimde bebeğe verdikleri destek, gösterdikleri koşulsuz sevgi ve şefkat. Çünkü korkmak kaçınılmaz görünüyor.

İyi tarafından bakmak gerekirse korku, zaman zaman insanı koruyabiliyor. Ancak korku aynı zamanda tüm yaşamı çekilmez, tatsız ve zor hale de getirebiliyor.

Yetişkin yaşamının tohumlarının bebeklik ve erken çocukluk döneminde atıldığını düşünürsek bebeği ve çocuğu dinlemenin, ihtiyaçlarını fark etmenin ve bunlara göre hareket etmenin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor. Küçük bir bebeğin dünyasını ebeveynlerinin verdiği güven ve sakinlik hissi yaratıyor.

Gelin şimdi bebeklik dönemindeki genel korkuların neler olabileceğine bakalım:

  • Yüksek ses ya da ani hareketler
  • Büyük nesneler
  • Yabancılar
  • Ayrılık
  • Evde yapılan değişiklikler

Yaş dönemlerine göre korku ve kaygılar

0-6 ay

  • Beklenmedik, ani yüksek seslerden korkar.
  • Ebeveyn ya da bakım veren yetişkinlerle fiziksel, görsel ve işitsel teması kaybettiğinde alarm zilleri çalar. Çünkü bu dönemdeki bebekte beynin nesne devamlılığından sorumlu bölümleri henüz tam gelişmemiştir.

7-12 ay

  • Bu dönemde bebek nedensellik ilkesi ile nesne devamlılığına dair yavaş yavaş bir anlayış geliştirir: Ebeveynleri o an ortada görünmese dahi vardır ve yeniden ortaya çıkarlar. Bebek artık bunu bilir. Diğer yandan bebek nedensellik ilkesi ile başkalarının tepkileri üzerinde etkisi olduğunu anlar. Örneğin, ağladığı zaman birinin gelip onu kucağına alacağını bilir.
  • Bu dönemde bebek yabancı kaygısı geliştirir. Bu da bebeğin beyninin tek bir kişiye, kendisine bakım veren olarak bağlanabileceğini gösterir.
  • Bebek sürekli temas içinde olmadığı kişilerden utanmaya başlar. Daha sık gördüğü kişileri tercih ettiğini belli eder.
  • Bebek hala yüksek sesten, çok büyük nesnelerden korkar.

1 yaş

  • Bu dönemde bir bebek için ebeveynlerinden ayrı olmak ciddi bir korku kaynağıdır. Bu durum yaklaşık 6 yaşına kadar devam edebilir. Küçük bir çocuk bakım için ebeveynlerine bağımlıdır ve onlardan uzak olduğunda ciddi bir kaygı yaşar.
  • Sifon sesi gibi ani ve yüksek seslerden korkar.
  • Düştüğünde, canı yandığında, herhangi bir ufak kazada ciddi anlamda korkar.

Ay Ay Bebeklerde Duygusal Gelişim

Aşağıda parents.com’da yayımlanan aylara göre bir bebeğin duygusal gelişim aşamalarını bulacaksınız.

 

1. AY

  • Göz teması kurar.
  • Ağlayarak yardım ister.
  • Ebeveynlerinin sesine ve gülüşlerine tepki verir.

2. AY

  • Sosyal gülüşün ilk belirtileri kendini göstermeye başlar.
  • Diğer insanlarla oynamaktan zevk alır ve oyun bittiğinde ağlayabilir.
  • Nesneler yerine insanların yüzlerine bakmayı tercih eder.
  • İnsan yüzlerini inceler.
  • Duyduğu sesler karşısında agular, çeşitli sesler çıkarır.
  • Öfkenin ilk işaretlerini vermeye başlar.

3. AY

  • Gülümseyerek sizinle iletişime girmeye başlar.
  • Dikkatinizi çekmek için agu gugu yapar.
  • Ona güldüğünüzde karşılık olarak o da size güler. Bu gülüşü bebek tüm bedeniyle verir, ellerini ve kollarını açar, ayaklarını çırpar.
  • Bazı hareketleri ve yüzdeki ifadeleri taklit edebilir.

4. AY

  • Çocuklar bebekte merak uyandırır. Çocuk sesini, ister gerçek hayatta ister televizyonda duysun, hemen başını o yöne çevirir.
  • Gıdıklandığında ya da başkalarıyla iletişime geçtiğinde güler.
  • Oyunu bozulursa ağlar.

5. AY

  • Gözle görülür biçimde ısrarcı bir kimliğe bürünmeye başlar.
  • Aile üyeleri ile yabancıları birbirinden ayırt edebilir.
  • Yemek öğünleri sırasında oyun oynamaktan hoşlanır.

6. AY

  • Herhangi bir oyuncaktan hızla sıkılabilir ancak sizin ilginizden asla sıkılmaz.
  • Bebeğin mizacı belirgin hale gelir. Kolay huzursuzlanan ya da uyumlu veya aktif bir bebek olup olmadığı ayırt edilir.
  • Kendi adını bilir.
  • Memnuniyet belirtisi olarak agular, hayal kırıklığı nedeniyle ağlar.
  • Dilini şapırdatır, homurdanır, ciyaklar. Farklı sesleri rahatlıkla çıkarır.

7. AY

  • Hayır kelimesinin anlamını kavramaya başlar.
  • Sosyal etkileşim hoşuna gider.
  • Öfkesini daha net ifade eder.
  • Yetişkin seslerini taklit etmeye çalışır.

8. AY

  • Tanıdık ve tanımadık olanı ayırt etmeye başlar.
  • Yabancıların yanında utanabilir ya da kaygıya kapılabilir.
  • Bir oyuncağa ulaşamadığında ya da istediği birşeyi yapamadığında ağlar.

9. AY

  • Diğer insanların jestlerini taklit eder.
  • Bir görüntü ifade edildiğinde, doğru resme bakar.
  • Aynada kendisine güler ve kendisini öper.
  • Ebeveyninin yanında oyun oynamaktan hoşlanır.
  • Diğer çocukların yanında daha hassas davranabilir.

10. AY

  • Ayrılık endişesi başlayabilir.
  • Öz saygı gelişmeye başlar.
  • El çırpma gibi olumlamalara tepki verir.
  • Yükseklik olgusunun farkına varır.
  • Üzüntü, mutluluk ve öfke gibi duygu durumlarını sergiler.

 

11. AY

  • Onay almaya çalışır. Kınamadan kaçınır.
  • İşbirliğine yanaşmayabilir.

12. AY

  • Öfke krizlerine girebilir.
  • İşbirliğine girer ancak hızla işbirliğine ayak da direyebilir.
  • Espri anlayışının gelişimine dair işaretler verebilir.
  • Ebeveynlerine ya da sadece bir ebeveyne adeta “yapışabilir”.

 

Bebekler Ne Zaman Sarılmaya Başlar?

Bebekler yaklaşık 12-15. aylarında sarılmaya başlar.

Etrafındaki insanların sarılmasına da tanıklık ederek, oyuncağına, ebeveynlerine ve hatta kendisine sarılır.

Bu dönem bebeğin hareket açısından daha aktif olduğu dönemdir.

Ayakta durmak, yürümek ve koşmak gibi daha karmaşık hareketleri yapmasını sağlayacak kas gücü gelişmiştir. Aktif bir bebek olması da bunu destekler.

Bebek yardım almadan ayakta durabilir. Kendi başına yürüyebilir.

Bebek ayrıca,

  • Size sarılır.
  • Bedeninde belli bölgelere, en sevdiği oyuncağa ya da adını söylediğiniz tanıdık birine işaret edebilir.
  • Bardaktan su içebilir, kaşık kullanabilir.
  • “Topu bana ver” gibi basit yönergeleri takip edebilir.
  • Giydirirken size yardımcı olmaya çalışabilir.
  • Kalemi elinde tutabilir ve kağıdı gelişigüzel karalayabilir.

Bu dönemde bebeğe nasıl yardım edebilirsiniz?
Yapabileceğiniz en güzel şey, bebeğinize bol bol sarılmak, onu öpmek, kucaklamak.

Empati, olumlu ilgi bebeğin duygusal anlamda gelişimine büyük katkılar sağlar.

Ama şunu da aklınızda hep tutun: Bebeğinizi duyguları ve etkilerinin nasıl olduğunu hala öğreniyor. Bu yolla diğerleriyle ilişki kurmayı da keşfediyor.

 

Bebekler Duyguları Ne Zaman Anlar?

Bazı uzmanlar bir bebeğin 4 ay gibi çok erken bir dönemde farklı duyguları ayırabileceğini söylüyor.

www.psychologyinaction.org sitesinde yayımlanan makaleye göre bir araştırmada bebeklere farklı ifadelerdeki yüzlere ait fotoğraflar gösterilmiş. Bebekler eğlence ve öfke ya da eğlence ve nötr ifadelerdeki yüzlere farklı sürelerde bakmış.

Bu şu anlama geliyor: Henüz konuşamadıkları için ve kas hareketleri de sınırlı olduğundan herhangi bir şeye nispeten uzun bire bakmaları bebekler açısından bir ilgi ya da tercih göstergesi.

Yukarıda sözünü ettiğimiz araştırmanın sonuçlarına göre bebekler gösterilen görüntülerde farklılık olduğunu anlamış ve neşeli, eğlenceli olan görüntüyü tercih etmiş. Ancak bu sonuç bize bebeklerin farklı duygusal ifadeleri gösteren görüntülerden belli bir bilgi çıkarımında bulunabileceğini göstermiyor.

Makale şöyle devam ediyor:

İnsanlar olarak diğerlerinin duygularını fark etmek konusunda oldukça ustayız. Öfkeli patron, üzgün bir aile üyesi ya da mutlu arkadaşlar olsun diğerlerinin duygusal ifadelerinin genellikle başarıyla tanımlarız.

Bu anlayış bizim davranışlarımızı, karmaşık sosyal durumlara adapte etmemizi sağlar.

  • Bize zarar verecek insanlardan bu şekilde uzak durabiliriz.
  • Desteğe ihtiyacı olanlara kucak açarız.
  • Diğerlerine karşı empati geliştiririz.
  • Ve diğerleriyle bağ kurarız.

Genel olarak çevremizdeki insanların duygularını okumak oldukça avantajlıdır. Ve bu önemli sosyal beceri, çok erken bir yaşta gelişmeye başlar. Aslında bebekler yaşamlarının ilk 1 yılında farklı duyguları fark ettiklerine dair işaretler vermeye başlar.

Peki çocuklar farklı duyguları tam olarak ne zaman anlamaya başlar? Farklı yaşlarda duygusal tepkiler ve yüzlerdeki ifadelerden hangi bilgileri anlayabilirler?

Bu konulardaki soruların pek çoğu gizemini korusa da, gelişim psikologları duygu anlama yetisinin yaşamın ilk birkaç yılında nasıl geliştiğine dair birtakım ilginç bilgilere ulaşmayı başardılar.

Pek çok bebek 5. ayında farklı duyguları yansıtan sözlü ifadeleri ayırabilir.

Bazı çalışmalarda bebeklere tek bir yüz gösterilmiş. Ancak bu görüntülerde yüzü görülen kişinin ses tonu, duygu durumuna göre değişmiş. Bebekler ses tonu her değiştiğinde görüntüye tekrar tekrar bakmaya başlamış.

Örneğin mutlu bir ses duydukları görüntüye uzun süre bakan bebekler daha sonra sıkılıp bakışlarını başka yere çevirmiş. Ardından sesin farklılaşmasıyla (üzüntü ifade eden ses gibi) bebekler tekrar o görüntüye bakmaya başlamış.

5 aylık bebekler bu tepkiyi mutlu, üzgün ve öfkeli duygusal tonlar için de göstermiş. Bu da bize 5 aylık bebeklerin sesin duygusal tonundaki değişimlere karşı hassas olduklarını gösteriyor.

Bu bilgiden yola çıkarak bebeklerin farklı yüz ifadeleri ve farklı duyguları içeren ses tonlarını erken bir döndemde fark etmeye başladıklarını söylemek mümkün.

İngilizce makalenin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Bebekler Yaşadıklarını Unutur mu?

Bebekler yaşadıklarının duyusal kayıtlarını tutar.

Şimdi bu ne demek diyeceksiniz?

Bebekler yaşadıkları deneyimin üzerlerindeki etkisini kayıt eder. Olayı hatırlamazlar ancak deneyimin duyusal kaydını tutarlar.

En baştan başlayalım: Doğal Ebeveynlik Uzmanı Aletha Solter Bilinçli Bebek kitabında insan doğasına ilişkin dört temel varsayımdan yola çıkarak oluşturduğu fikirleri yazar.

Bu varsayımlar:

  • İnsanlar hem hayatta kalmak hem de ideal fiziksel, duygusal ve entelektüel gelişimleri için neye ihtiyaçları olduğunu bilerek doğar.
  • Bebekler iyi ve kötü davranış potansiyelleriyle doğar; nasıl davranacaklarını kendilerine nasıl davranıldığı belirler.
  • Yaşamın ilk yıllarındaki deneyimin ileriki yıllarda duygu ve davranış kalıpları üzerinde derin ve kalıcı etkileri vardır.
  • Optimum koşullarda bebekler stres ve travmanın birçok etkisini iyileştirebilir. Bebeklerin doğal eğilimi sağlıklı olmaya ve fizyolojik dengeye ulaşmaya çalışmak.

Buradan yola çıkarak diyebiliriz ki bebekler erken dönemde yaşadıkları deneyimi sözel olarak ifade edemeseler de duyusal olarak kayıt ederler. İleriki yıllarda (çocukluk ya da yetişkinlikte) bir koku, bir ses, bir dokunuş, bir görüntü ile tetiklenebilirler.

“Bebektir anlamaz” görüşü tamamen bir mitten ibarettir. Yanlıştır.

Bebek yaşadığı olayı hatırlamasa da bu deneyimin duygusu bedeninde saklıdır.

İhtiyaçları karşılanmayan bebek bunu unutmaz.

Bu nedenle bebek büyütürken Solter’in aşağıdaki varsayımlarını göz önünde bulundurmak önemlidir.

1) Bebekler neye ihtiyaçları olduğunu bilirler.
2) İhtiyaçları karşılanır ve incitilmezlerse bebekler zeki ve sevecen olurlar. İleride şiddet kullanmazlar.
3)Bebekler aşırı kırılgandır. Erken dönemde yaşadıkları travmaların ve karşılanmaya ihtiyaçlarının olumsuz etkileri olabilir.
4)Bebeklerin stres ve travmanın birçok etkisinden kurtulma yetenekleri vardır.

Katıldığım bir ebeveynlik eğitiminde, eğitmen psikolog şöyle bir iyi haber vermişti: “Travma varsa iyileşme de var. Ve hiçbir zaman geç kalmak diye birşey yok.”

Bu beni çok rahatlatan bir ifade olmuştu.

Ebeveyn olarak hatalar yapabiliriz. Önemli olan sakıncalı ebeveynlik tutumumuzu fark etmek, bunu durdurmak ve gerektiğinde destek almak.

İnsanoğlunun stres ve travmayla başa çıkabilme becerisi var. Zorlu bir deneyimin içinden geçen bir bebek de ebeveynlerinin ya da kendisine bakım veren yetişkinlerin

  • koşulsuz sevgisi, şefkati,
  • bolca ten teması,
  • farkındalıklı oyunu,
  • özenli dikkati ile yaşadığı olumsuz deneyimlerin üstesinden gelebilir.

 

Bebek Anneyi Ne Zaman Hisseder?

Bir bebek doğumdan itibaren kendisine bakım veren kişinin kim olduğunu anlamak üzere annenin sesini, yüzünü ve kokusunu ayırt etmeye başlar.

Bebek daha doğmadan önce, yani anne rahmindeyken annesinin sesini duyar.

3. trimester itibariyle de annesinin sesini diğer seslerden ayırt etmeye başlar. Anne sesi ile sakinleşir.

Elbette bebeğin anne karnında duyduğu ses boğuk ve kısık bir sestir. Bebek aynı zamanda annesinin kalp atışını da duyabilir.

Yale Üniversitesi girişimi olan Yale Bebek Okulu’nun web sitesinde yayımlanan makalede
bir bebeğin doğumdan hemen sonra,

  • annesinin sesini ayırt etmek
  • annesinin sesini diğer yabancı kadın sesleri arasında daha iyi duyabilmek için büyük çaba gösterdiği yazıyor.

Bu muazzam birşey.

Yani doğum öncesi deneyimler bebeğin annesinin sesini ayırt etme becerisini etkiliyor.

Bebek daha fazla deneyime maruz kaldıkça diğer seslere de aşina olacak. Babasının sesini tanımaya ve onu tercih etmeye başlayacak, tıpkı diğer aile fertleri ve sık görüşülen arkadaşlar gibi.

Bebeğin görmesine gelince…

Yenidoğan bebeğin görüşü oldukça fludur. Sadece kucağa alındığında yakınlaşan yüzleri görür ve tanımaya başlar. Ve bir bebek ilk aylarında kendisine en çok bakım veren kişinin yüzünü görür. Bakım veren kişi anne ise, bebek annesinin yüzünü diğerlerinden ayırt etmeye başlar.

Araştırmalara göre bebek yaklaşık 3. ayında annesinin yüzünü yabancılarından yüzünden ayırır.

Annesinin sesini doğum öncesi, yüzünü ise doğumdan sonra yaklaşık 3. ayında ayırt etmeye başlayan bebeğin, deneyim yaşadıkça tercih yapmaya başladığına tanık olursunuz. Bebeğin yüzünde sizi gördüğü zaman oluşan belli bir mutluluk duygusunu fark etmeye başlayabilirsiniz.

Bebek annesinin kokusunu da ayırt eder.

Beslerken ya da yakın temas içinde olduğuğunuz her an, bebeğe, sizin benzersiz kokunuzu tanıması için fırsat verirsiniz.

Araştırmacılara göre bebekler, annelerinin kokusunu, tanımadıkları ve emziren diğer kadınlar ile hiç doğum yapmamış kadınlar tarafından üretilen kokulardan ayırır.

Yenidoğan bebekler annelerinin kokusunu tercih etmeye başlar; annenin kokusuyla sakinleşip uykuya geçiş yapar.

 

Önemli Not: Yeni ebeveynler bebeklerinin kendilerini tanımadığı ya da ne zaman tanıyacağı konusunda endişe hissedebilir.

Her bebeğin eşsiz olduğunu hep hatırlayın. Her bebek kendi hızında gelişim gösterir ve tercih geliştirir.

Sizin de bebeğin işaretlerini ve eğilimlerini öğrenmek için zaman ihtiyacınız var.

İlk aylarda bebek yüzünüzü sık sık görecek, en çok sizin sesinizi duyacak ve kokunuzu alacak. Bu değerli zamanları bebeğinizle bağ kurmak için kullanmanız harika olur.

 

Bebekler Kızıldığını Anlar mı?

Bebekler erken sayılabilecek bir dönemde kendilerine kızıldığını anlar.

Araştırmalar bebeklerin 6 aylık olduklarında annelerindeki öfkenin farkına vardığını söylüyor.

Manchester Üniversitesi’nden araştırmacılar MR makineleri kullanarak annenin öfkeli ses tonunun bebeğin beyninde belli bölgeleri faaliyete geçirdiğini tespit etmiş. Ve bu durum herkesin düşündüğünden çok daha erken bir dönemde gerçekleşiyormuş.

Ayrıca annenin ses tonu daha müdahaleci ve talepkar oldukça, bebeğin öfkeli sesleri duymaya tepkisi de zamanla daha güçlü hale geliyormuş.

Buradan yola çıkarak araştırmacılar şu sonuçlara varmış:

  • Küçük bir bebek, ne kadar çok öfkeye maruz kalırsa, öfkeye karşı o kadar duyarlı hale geliyor.
  • Öfkeye maruz kalan bebek bir sonraki öfke maruziyetinde davranış değişimi gösterebiliyor.
  • Bebeklerin beyinleri farklı duyguları ifade eden seslere karşı hassas.
  • Farklı ses tonları bebeklerin beyinlerinde farklı bölgeleri faaliyete geçiriyor.
  • Erken dönem bakımı bebeğin beyin tepkilerini etkileyebiliyor. Yani annenin sesi daha sert ve talepkar oldukça, 6 aylık bebeğin beyin tepkisi de daha fazla öfkeli ses duymaya yönelik hale geliyor.

Bebeğin Annesini Sevdiği Nasıl Anlaşılır?

Aşağıda bir bebeğin annesini sevdiğine dair verdiği işaretleri bulacaksınız.

Sevgiyi ayırt etmek bebeğin gelişimsel kilometretaşlarını takip etmekten daha zor olabilir. Ancak bebeklerin genel sevgi ifadelerini öğrendikçe annesine gösterdiği sevgi de rahat anlaşılır hale gelecek.

  • Bebek annenin sesini takip eder: Küçük bir bebek annesine bağlılığını, onun sesini duyduğu yöne dönerek ifade etmeye başlar. Bir bebek henüz anne karnındayken öncelikle annesinin, daha sonra babasının, kardeşlerinin ve hatta ailenin köpeğinin sesini dinler. Bu nedenle bağlanma açısından annenin ve babanın, hatta varsa kardeşlerin anne karnındaki bebekle konuşması önemlidir.
  • Bebek annenin yüzüne, gözlerine adeta dalıp gider: Araştırmalar bebeklerin yüzleri incelediğini gayet net ortaya koyuyor. Bebek yaklaşık 3. ayında annesinin yüzünü diğerlerinden ayırt eder; annenin sesini ve kokusunu zaten çoktan belirlemiştir. İlgi ve sevgi isteyen bebek, annesinin yüzüne, gözlerine adeta dalıp gider. Bu, bebeğin anne ile ilişkisini geliştirmek ve annesiyle bağlanmak isteğinin göstergesidir.
  • Bebek annenin göğsüne sokulur: Bebek doğduğu andan itibaren annesiyle duygusal bağ kurmak ihtiyacındadır ve bunun yollarını arar. Uzmanlar annenin kalp atışı ve eşsiz kokusunun daha doğumda bebeğin beynine kazındığını söylüyor. Bu durum bebeğin annenin kollarında kendisini ekstra güvende hissetmesini sağlıyor. Yani, bebek kollarınızda rahatlar ve göğsünüze güvenle yerleşirse, bu onun sizi tanıdığı, size güvendiği anlamına gelir.
  • Bebek annesine bakarak sesler çıkarır: Bebek bakışlarını annesine doğru çevirir ve çeşitli sesler çıkarır. Sesler anlaşılmaz olsa da ifade edilen nettir: “Sana ihtiyacım var.” Uzmanlara göre ilgi beklentisine yönelik bu durum, aslında bebeğin anneyle ilişkisini geliştirmeye çalışmasından kaynaklanıyor. Anne bebeğin ihtiyacına cevap vererek bebeğin kendisini güvende ve önemli hissetmesini sağlıyor. Ve anne-bebek bağı daha da güçleniyor.
  • Bebek annesine gülümser: Bebeklerin başlangıçtaki gülmeleri genellikle refleksif olarak değerlendirilir. Ancak mutluluk, sevgi gibi hislerin bedende karşılık bulduğunu da unutmamalı. Bebeğin bilinçli gülmesi için belli bir zamanın geçmesi gerekebilir. Ne var ki bebek annesini görünce çok erken bir dönemde de yüzünde gülümsemeye benzer bir ifade belirir. Bebeğin bedeni rahatlar. Bebekler ne zaman gülmeye başlar konusunu okumanızı tavsiye ederim.

 

Yenidoğan Bebek Neden Kendini Sıkar?

Bebeğin doğumdan sonraki ilk haftalarda kendini sıktığına tanık olabilirsiniz.

Bebek,

  • ellerini yumruk yapar.
  • kollarını büker.
  • bacaklarını gövdesine yaklaştırır.

Bunlar bebeğin anne rahmindeki doğal cenin pozisyonudur. Ve yenidoğan bebeğin bu pozisyonu alması genellikle normal kabul edilir.

Yenidoğan Bebeği Anlamak

webmd sitesinde yenidoğan bebeği anlamanın önemine değinilmiş.

Yeni görüntüler, sesler, kokular ve hislerden oluşan bir dünya yenidoğan bebeğiniz için büyük ve korkutucu bir deneyim.

Bebek annenin rahmi dışındaki dünyaya uyum sağlarken bedeni de yavaş yavaş rahatlar. Bu nedenle bebeğe biraz zaman tanımak gerekir.

Ve bazı yenidoğan davranışlarının daha uzun süreli görülebileceğini unutmayın.

Şimdi bunlara bir göz atalım:

  • Emme: Bu refleks bebeğin içgüdüsel olarak doğumdan sonra beslenmesini sağlar.
  • Kavrama: Avuç içine dokunduğunuz bebek, otomatik olarak parmağınızı kavrar.
  • Sıçrama: Bebeğin kendini korumak ve kendi dünyasının sınırlarını keşfetmek yolunda attığı ilk adımdır. Bebek vücudunu gerer, kollarını dışa doğru açarak yukarı savurur. Genellikle sıktığı yumruklarını açar, dizlerini kendine doğru çeker. Sonra kollarını ve yeniden sıktığı yumruklarını vücuduna yakın konuma getirir.

Yenidoğan refleksleri ile ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Başlangıçta bebek bu refleksleri kontrol edemez, tamamen içgüdüsel davranır. ancak zamanla bu davranışların giderek azaldığını fark edersiniz.

 

Bebeklerde Korku Ne Zaman Başlar?

Bebekler yaşamlarının ilk günlerinden itibaren korku geliştirebilirler. Büyüdükçe çevrelerini algılama yetenekleri ve gelişimlerine göre korkular şekil değiştirir.

Bebekler anne karnında annelerinin bedensel seslerine (kalp atışı, sindirim sistemi sesleri ve annelerinin sesi), diğer bazı boğuk seslere, sabit bir ısıya, harekete ve loş ışığa alışıktır.

Doğumdan sonra işler değişir, ortam farklılaşır ve bebekte başa çıkılması zor bazı duygular gelişebilir. Çünkü,

  • Yüksek sesler
  • Soğuk
  • Aydınlık
  • Hareketsizlik
  • Sert davranışlar
  • Anneden ayrı olmak gibi etkenler yenidoğan bebek için korkutucu ve başa çıkılmaz olabilir.

Peki ne yapmak gerekir?

Doğal Ebeveynlik Uzmanı Aletha Solter “Bilinçli Bebek” kitabında yapılması gerekenleri şöyle anlatıyor: “İlk andan itibaren bebeğinizi yakından gözleyip ipuçlarına yanıt vererek onun için en iyisinin ne olduğunu anlamak önemlidir. Gözlerini kısıyorsa ışık çok parlaktır. Emme hareketleri yapıyorsa ilk emzirilmesine hazırdır. Uykulu görünüyorsa uyuyacak ve karnı acıktığında otomatik olarak uyanacaktır. Doğum sonrası tek bir prosedür yoktur. Her yenidoğan için farklı bir prosedür uygulanmalıdır çünkü hepsi farklıdır. Önemli olan mümkün olduğunda sevgi dolu ve yumuşak olmak ve bebeğinizi aşırı uyarmaktan kaçınmaktır. ”

 

Bebekler Tartışmaları Hisseder mi?

Bebekler hisseder. Tartışmaların kaynağını ya da konusunu elbette anlamaz. Ancak bebekler bulundukları ortamdaki enerjileri; özellikle stres, gerginlik gibi durumları yoğun biçimde hisseder.

Bebek huzursuz olur. Gerilir.

Hissettiği olumsuzlukların bebekteki yansımaları da

  • ağlamak,
  • uykuya dalamamak,
  • kendini sıkmak,
  • bedenin gerilmesi vb. şekillerde görülebilir.

Bebekler Yüzünü Neden Buruşturur?

Bebekler yüzünü buruşturur çünkü bir sıkıntısı, anlatmak istediği bir sorunu vardır.

Bebek yüzünü buruşturuyorsa,

  • Ortamdaki sesler, tepkiler, uyaranlar rahatsız ediyordur.
  • Rahat bırakılmak istiyordur.
  • Teklif ettiğiniz yemeği yemek istemiyordur.
  • Gaz sancısı çekiyordur.
  • Başka bir sancısı vardır.
  • Kaka yapıyordur.
  • Kaka yaparken zorlanıyordur.

Umarım size fayda sağlayan bir içerik okuduğunuzu düşünüyorsunuzdur ve yorumlarınızla katkıda bulunursunuz. Deneyimlerinizden faydalanmak bizi mutlu edecek ve kendimizi geliştirmemizi sağlayacaktır. Teşekkürler.

 

Kaynaklar: scholastic.com, verywellmind.com, rasmussen.edu.com, raisingchildren.net.au, parents.com, mother.ly.com, webmd.com, whattoexpect.com, healthychildren.org, psychologyinaction.org, babylogy.com.au, scimex.org, todaysparent.com

 

0 Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like