Hamilelik süreci, hamilelikte sağlık, gebelikte bebek testleri

Hamilelik Sürecinde Sağlıklı Kalmak

0 Shares
0
0
0

Hamilelik sürecinde sağlıklı kalmak bebek gelişimi için kritik bir konudur.

Bu dönem her kadın için en özel ve güzel dönemlerin başında gelir.

Hamilelik dönemi keyifli olduğu kadar kimi anne adayı içinde bir o kadar endişeli, stresli ve kaygı dolu olabilmektedir.

Hamile olduğunuzu öğrendiğiniz ilk andan itibaren hem fiziksel hem de psikolojik değişim süreçleri de başlamış olacaktır.  

Bu değişimlerde öncelikle, hormonal değişim en temel faktördür.

Gebelik hormonları adı verilen progesteron ve östrojen seviyesindeki değişimler anneyi daha hassas, alıngan, duygusal ve sinirli yapabilmektedir.

  • Yeni bir hayat düzenine başlayacak olmak,
  • Bir bebeğin sorumluluğunu bütünüyle üstlenecek olmak

ve en önemlisi,

  • İyi bir anne olabilecek miyim düşüncesi,

anne adayının psikolojik olarak iyi hissetmemesine ve endişeli bir ruh haline bürünmesine neden olabilir.

Hamilelik Sürecinin Sağlıklı Geçebilmesi İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler

Hamilelik sürecinde annenin kendine iyi bakması hem kendi sağlığı hem de bebeğinin sağlıklı gelişmesi için son derece önemlidir.

Hamilelik sürecinde annenin dikkat etmesi gereken maddeler aşağıda sıralanmıştır.

Hamilelikte İdeal Beslenme ve Kalori

Hamilelikte beslenme şekli;

  • Protein ve kalsiyumun,
  • Tam tahılların,
  • Meyve ve sebzelerin,
  • Sağlıklı yağların iyi ve dengeli bir karışımından oluşmalıdır.

Aynı zamanda,

  • Günde 3 litre su ve sıvı tüketimi olmalıdır.

Doktorlar sağlıklı bir hamİlelİk sürecİ İçİn günlük yaklaşık 300 ekstra kalorİye İhtİyaç olduğunu savunmaktadırlar

Hamilelik döneminde doğru beslenme için aşağıdaki 4 madde yerine getirmelidir;

 

  • Hem annenin hem de bebeğinin beden gelişimini destekleyecek yeterli enerji (kaloriyi) sağlamalıdır.

  • Doğru beslenme hem annenin bedeninin sağlığını korumalı hem de bebeğinin beden oluşumu için ihtiyaç duyulan tüm maddeleri içermelidir.

Proteinler, yağlar, vitaminler ve mineraller…


  • Bebeğinin bedeni üzerinde olumsuz etkisi olan her türlü yiyecek, içecek ve madde tüketiminden uzak durulması gerekmektedir.

  • Kilonuzu, kan şekeri seviyenizi ve kan basıncınızı sağlıklı bir aralıkta tutarak metabolizmanızın desteklenmesi gerekmektedir.

Hamilelik döneminde anne adaylarının bağırsak hareketlerinde yavaşlama görüldüğü için buna önlem olarak,

  • Bol lifli gıdalar tüketmeleri,
  • Sıvı alımına özen göstermeleri,
  • Uzun süre oturur pozisyonda kalmaktan kaçınmaları

bu sıkıntıyla daha kolay baş etmelerini sağlayacaktır.

Hamilelikte çok fazla kilo almaktan korkan kadınlar karbonhidrat içeren yiyecekleri hayatlarından tamamen çıkartırlar fakat bu son derece yanlış ve sağlıksızdır.

Çünkü karmaşık karbonhidratlar doyurucu ve lifli oldukları halde şişmanlatıcı özelliğe sahip değillerdir. Kilo kontrolünü sağlarlar.

HAMİLELİKTE DOĞRU VE DENGELİ BESLENME, BEBEĞİN GELİŞİMİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİDİR

Hamilelikte Uzak Durulması Gerekenler

Hamilelik döneminde anne – bebek sağlığı açısından tüketilmesi gereken gıdalar kadar, zararlı olan gıdalarda bilinmeli ve annenin o dönemde beslenme programını buna göre düzenlemesi gerekmektedir.

Bunlardan en önemlileri;

 

  • Civa oranı yüksek deniz ürünleri / Çiğ balık

Bazı balık ve kabuklu deniz ürünleri, bebeğin gelişmekte olan sinir sistemine zarar verecek kadar tehlikeli ölçüde civa içermektedir.

Yüksek miktarda civa alımı,

  • Sinir sistemi,
  • Bağışıklık sistemi ve
  • Böbrekler için toksik etkiye neden olur.

Yüksek miktarda civa içermeyen diğer balık türleri hamileler için son derece sağlıklıdır ve uzmanlar haftada en az 1 porsiyon balık yemelerini önermektedir.

Aynı şekilde çiğ balıklar ve kabuklu deniz canlıları çeşitli enfeksiyonlara neden olabilir.

Bu enfeksiyonlardan bazıları sadece annenin sağlığını olumsuz şekilde etkilerken, bazıları ise plasentadan bebeğe geçerek düşüğe, erken ya da ölü doğuma neden olabilir.


  • İşlem görmüş etler

Et ürünleri  üretim sırasında fazla işlem görmüşlerse mikroplu olabilirler. Bu da en çok,

  • Sucuk,
  • Salam,
  • Sosis gibi şarküteri ürünleri için geçerlidir.

Bundan dolayı çiğ et tüketiminden kaçınılmalı, kırmızı et ve kümes hayvanlarının etlerini tam pişirerek tüketmelisiniz.


  • Çiğ ya da az pişmiş yumurta

Az pişmiş yumurta , hamilelikte salmonella denilen bakteriler yoluyla çeşitli bağırsak enfeksiyonlarına neden olmaktadır.

Salmonella enfeksiyonuna yakalanan anne adayı nadiren rahim kasılmaları yaşayabilir ve bu durumda erken ya da ölü doğum riski artar.

Anne adayları, yumurtayı her zaman,

  • Tam pişmiş ve
  • Pastörize olarak tüketmelidir.

  • Abur cubur gıdalar

İşlenmiş, kalorisi yüksek ama besin değeri düşük gıdaların tüketimi anne ve bebeğin ihtiyacı olan,

  • Folat,
  • Demir ve
  • Protein gibi pek çok besin öğesinin yetersiz alımına neden olabilir.

Hamilelik süresince siz ne yerseniz bebeğinizde onu yemiş olur ve bebeğiniz daha dünyaya gelmeden onu cips, çikolata, bisküvi, şekerleme gibi son derece sağlıksız yiyeceklerle tanıştırmak hiç yararlı olmayacaktır.


  • Bitki çayları

Bitki çaylarının çok fazla etkisi olduğundan dolayı, hamilelik dönemi içerisinde doktorunuzun kontrolü olmadan tüketilmemesi gerekmektedir.

Bazı bitki çaylarının çok tüketildiğinde

  • Doğum sancılarını başlattığı,

yeşil çayın ise,

  • Folik asidin etkisini azalttığı düşünülüyor.

  • Kafein

Hamilelik sürecinde kafein doktorlar tarafından önerilmemektedir.

Kafeinin bebeğin gelişimini kötü etkileyen bir kimyasal olduğu kanıtlanmıştır.

Bu yüzden anne adayının ( fazla bağımlılığı varsa ) kendisine maksimum günde 1 küçük fincan kahve içme kotası koyması gerekmektedir.

 

Hamilelik Döneminde Alınması Gereken Vitamin ve Mineraller

Hamile olduğunuzu öğrendikten sonra yaşayış tarzınızı, beslenme düzeninizi, fiziksel ve psikolojik her şeyinizi değiştirmeye başladınız.

Tabii ki bunların en başında sağlıklı beslenmek yer alıyor.

Bebeğiniz ve kendiniz için en sağlıklı yiyecekleri yemeye özen gösterseniz de hamilelik  döneminde bazı gıdaları daha çok tüketmeniz gerekebilir.

Hamilelikte gerekli vitamin ve mineraller şu şekildedir;

 

  • Protein

Hamilelik döneminde hayatının diğer dönemlerine göre daha fazla proteine ihtiyacın olur.

Çünkü proteinler bebeğin gelişmekte olan dokuları için önemlidir.


  • Folik Asit

Hamilelikte folik asit yetersizliğinin bebek gelişimindeki olumsuz etkisi kanıtlanmıştır.

Çünkü folik asit embriyonun gelişiminde önemli bir rol oynar.


  • Demir

Çok az demir alındığında vücut yeterli miktarda hemoglobin üretemez.

Hemoglobin ise kırmızı kan hücrelerinin, vücut dokularına oksijen taşımasına olanak veren bir moleküldür. Hamilelikte demirin önemi buradan kaynaklanır.

Takviyenin amacı gebe kadında zamanla oluşabilecek kansızlığın önüne geçmek ve doğumdaki olası kan kaybını önlemektir.


  • Kalsiyum

Kalsiyumun güçlü kemik ve dişler için hayati öneme sahip olduğunu mutlaka biliyorsunuzdur.

Aynı şey anne karnındaki bebek içinde geçerlidir.

Bu yüzden süt, yumurta, peynir gibi kalsiyum içerikli gıdaların hamilelikte çok daha fazla tüketilmesine dikkat edilmesi gerekmektedir.


  • A Vitamini

Hamilelikte A vitamini alımı,

  • Görme,
  • Bağışıklık işlevleri ve
  • Embriyonun büyüyüp gelişimi de dahil olmak üzere bedenin pek çok fonksiyonu için kritiktir.

Bebeğİn gelİşİmİnİn kısıtlanması, erken doğum ve düşük doğum kİlosu hamİlelİkte A vİtamİnİ eksİklİğİ İle İlİşkİlendİrİlİr

Fakat dikkat edilmesi gereken en önemli unsur doktorun önerisinden fazla miktarda A vitamini tüketmek; bebekte doğumsal kusurlara ve karaciğerde anomalilere yol açabilir.


  • Çinko

Hamilelikte çinko alımı, erken doğum yapma ve düşük kiloda bebek doğurma riskini azaltır.

Çinko yönünden yetersiz beslenen kadınlarda bu ihtimaller daha yüksektir.


  • C Vitamini

C vitamini bir antioksidandır ve beden dokularını hasar görmekten korur.

Bebek bu vitamine,

  • Sağlıklı büyümek ve
  • Güçlü kemikler, dişler oluşturmak için ihtiyaç duyar.

Hamilelikte C vitamininin önemi buradan gelmektedir.

Demirin ve diğer vitaminlerin emiliminde kilit rol oynayan C vitamini, turunçgillerin yanı sıra biber, çilek, lahana ve brokolide  bulunmaktadır.

 

Hamilelikte Egzersiz ve Sporun Önemi

Hamilelik süresince düzenli egzersiz yapmak anne – bebek sağlığı açısından son derece önemlidir.

Düzenli egzersiz yapan anne adaylarında;

  • Gebelik zehirlenmesi riskinin azaldığı,
  • Bel ve sırt ağrısının azaldığı,
  • Hamilelikle beraber oluşan duruş bozukluklarının giderilmesi,
  • Anne adaylarının hem psikolojik hem fiziksel olarak kendilerini daha iyi hissetmeleri,
  • Uyku problemlerinin azalması,
  • Hamilelik sürecinde oluşan ödem ve şişkinliğin azalması,
  • Daha rahat bir doğum gerçekleştirmeleri,
  • Doğum sonrası annenin vücudunun daha kısa sürede toparlanmasını

sağladığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır.

Dünya Diyabet Dergisi haberine göre egzersiz, gebelik diyabeti olan kadınlar için tedavinin bir parçası olarak kullanılabilir.

Uzmanlara göre, eğer hamilelikten önce bir spor geçmişiniz varsa ve egzersiz yapmaya alışkınsanız, hamileliğiniz boyunca güvenle egzersiz yapmaya devam edebilirsiniz.

Hamilelikten önce herhangi bir spor geçmişiniz yok ise; başlangıç seviyesinde egzersizlerle başlamanız önerilmektedir.

Tabi ki egzersiz yapmaya başlamadan önce her ne olursa olsun ilk önce doktorunuza danışmanız gerekmektedir.

Böylelikle gelişebilecek komplikasyonların ve oluşabilecek sağlıksız durumların önüne geçilmesini sağlarsınız. Bazı problemler söz konusu ise egzersiz yapmanız önerilmemektedir.

Bunlardan birkaçı;

  • Kalp rahatsızlığı,
  • Aşırı baş dönmesi veya bayılma problemleri,
  • Nefes darlığı,
  • Taşikardi,
  • Erken doğum riski,
  • Önceki gebelikte yaşanan erken doğum,
  • Kanama.

Hamilelik Döneminde Yapılabilecek En İdeal Egzersizler;

  • Yürüme,
  • Yüzme,
  • Pilates / yoga,
  • Fitness – hafif ağırlıklı,
  • Hafif tempolu koşu,
  • Egzersiz bisikleti.

Hamilelik Döneminde Kaçınılması Gereken Egzersizler;

  • Bisiklete binmek

Düşme tehlikesi olabildiği için önerilmemektedir.

  • Tüplü dalış,
  • Ata binmek,
  • Kayak yapmak,
  • Dövüş sporları,
  • Su kayağı,
  • Çok nemli veya sıcak havalarda yapılan egzersizler,
  • Ağırlık kaldırmaya yönelik sporlar.

Hamilelik Döneminde Sigara ve Alkol Kullanımı

Sigara içilmesinin anne ve bebek üzerinde ciddi derecede olumsuz etkisi bulunmaktadır.

Nikotin ve karbonmonoksit oksijen yoluyla vücuda alınarak, bebeğin gelişimini engeller ve çeşitli rahatsızlıklara sebep olabilir.

  • Kana karışan nikotin bebeğin aldığı oksijen miktarının kısıtlanmasına yol açmaktadır.
  • Annenin hamilelik döneminde sigara içmesi bebeğin gelişimini olumsuz etkileyerek, prematüre doğum riskini arttırmaktadır.
  • Özellikle bebeğin ağız ve damak yapısında sigara kaynaklı bozulmalar oluşabilmektedir.
  • Sigara kullanımı bebeklerde akciğer hastalıklarını tetiklemektedir.
  • Gebelikte sigara içen annelerin çocuklarında zeka geriliği, otizm ya da hiperaktivite gibi sorun ve hastalıklar oluşabilmektedir.
  • Sigara, kordon damarlarında daralmaya yol açarak bebeğe gidecek olan kan akımını azaltmaktadır.
  • Anne adayı kendi sigara içmese bile içilen ortamlarda bulunarak pasif içici olması bebeğe aynı şekilde zarar vermektedir.
  • Sigara içen anne adaylarında erken doğum ve düşük riski yükselerek bebek ölümlerine yol açmaktadır.

Alkol ise; gebelik sırasında fazla miktarda tüketildiğinde,

  • Bebekte fiziksel ve zihinsel bozukluklara neden olabilmektedir.

Anne adayının alkol kullanması,

  • Bebekte yetersiz gelişime sebep olduğu,
  • Erken doğum riskini arttırdığı,
  • Bazı hastalıklara daha yatkın hale getirdiği bilimsel olarak ispatlanmış durumdadır.

Plasenta, vücuda giren alkolün tamamını süzemez. Bu yüzden alkolün bir miktarı bebeğe de ulaşır.

Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve CDC gibi büyük sağlık kuruluşları, hamile bir kadın için bilinen hiçbir güvenli alkol kullanımı olmadığını bildirmektedir.

Alkolsüz bira olarak adlandırılan içeceklerin bile, içlerinde bir miktar alkol bulunduğundan, önemli bir risk oluşturabileceği anlamına gelir.

Hamilelik sırasında alkol tüketen anne adaylarının doğum sonrası bebeklerinde oluşabilecek bazı problemler;

  • Zeka geriliği,
  • Dikkat eksikliği,
  • Hiperaktivite bozukluğu,  
  • Öğrenme güçlüğü,
  • Normal çocuklara göre IQ düşüklüğü,
  • Motor koordinasyon problemleri, hareket ile ilgili sorunlar,
  • Görme problemleri veya azalan işitme yetenekleri,
  • Zayıf iskelet gelişimi,
  • Kronik böbrek yetmezliği veya diğer sorunlara yol açabilen böbreklerle ilgili gelişim problemleri.

Fetal Alkol Sendromu Nedir ?

Hamilelik sırasında alkol kullanımının bir sonucu olarak geri dönüşümsüz bir hastalıktır.

Önemli gelişimsel bozukluklar,

  • Zihinsel gerilik,
  • Beyin tutulumu,
  • Kalp bozuklukları,
  • Zayıf büyüme hızı,
  • İskelet bozuklukları,
  • Zayıf motor becerileri ve
  • Öğrenme güçlüklerinden oluşur.

Bİrçok çalışmaya göre,

gebelİğİn İlk 3 ayı alkolün en zararlı olduğu zaman olarak belİrlenmİştİr

Ancak, Amerikan Pediatri Akademisi   verilerine göre, hamilelik sürecinin her anı alkol tüketimi için zararlıdır.

  • Yavaş büyüme,
  • Anormal yüz özellikleri veya kemik büyümesi,
  • İşitme ve görme sorunları,
  • Yavaş dil edinimi,
  • Küçük kafa boyutu,
  • Zayıf Koordinasyon,
  • Hiperaktivite,
  • Odaklanma veya öğrenme güçlüğü

olarak ortaya çıkmaktadır.

Eğer bunlardan herhangi biri mevcut ise gecikmeden doktorunuza başvurmanız gerekmektedir.

Fetal Alkol Sendromunda erken teşhis çok önemlidir. Tanı ne kadar erken olursa sonuç o kadar iyi olur.

Fetal Alkol Sendromunun tedavisi yoktur fakat erken tanı ile bazı belirtiler iyileştirilebilir.

Özel eğitim kurumları, sosyal hizmetler bu konuda yardım edeceklerdir.

Ebeveynler ve kardeşler bu durumun neden olabileceği zorluklarla başa çıkmak için yardıma ihtiyaç duyabilir.

Ebeveynlerin ayrıca çocuklarının ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş ebeveyn eğitimi almaları hem kendileri hem de çocukları için büyük yarar sağlayacaktır.

Ebeveyn eğitimi size çocuğunuzla en iyi nasıl etkileşime geçeceğinizi ve bakım vereceğinizi öğretir.

Hamilelik Döneminde İlaç ve Madde Kullanımı

Anne adayları, gebeliğin özellikle ilk üç ayında olmak üzere doktor önerisi dışında ilaç kullanmamalıdır.

Bilinçsizce ilaç alımı, anne ve bebekte geri dönüşü olmayan problemlere yol açabilir.

Karşılaştığınız problemler ve hastalıkları ilk önce doğal yöntemler ile geçirmeye çalışmanız, eğer şiddeti aynı hızla devam ederse doktorunuza başvurarak ilaç almanız önerilmektedir. Fakat  her ne kadar “doğal” olsa bile, doktorunuza aldığınız alternatif ilaçlar veya takviyeler hakkında bilgi vermeyi ihmal etmemeniz gerekir.

Unutmayın ki her doğal olan güvenilir demek değildir.

Bazı ekstra durumlarda ise;

  • Hamilelikten önce diyabeti olan veya hamilelik sırasında diyabet gelişen (gebelik diyabeti)
  • Kronik hipertansiyon (önceden var olan yüksek tansiyon) veya gebelik hipertansiyonu (gebelik sırasında gelişen yüksek tansiyon)
  • Hamilelik sırasında enfeksiyonlar (gıda zehirlenmeleri, bulaşıcı hastalıklar.. )

bebek için bir tehdit oluşturabilir ve hemen tedavi edilmelidir.

Hamilelik öncesi tanısı konmuş ve devamlı kullanmanız gereken ilaç varsa bu gibi durumlarda doktor kontrolünde ilaç kullanımı anne – bebek sağlığı açısından önemlidir.

Diyabet ve Hamilelik

Diyabet, vücudun yeterince insülin yapamadığı veya vücudun yapılan insülini kullanamadığı bir durumdur.

Kişi yediği besinlerden kana geçen şekeri yani glikozu kullanamaz ve kan şekeri yükselir.

Doğru şekilde yönetilmediği takdirde hamile anneler ve bebekleri için ciddi sorunlar oluşturabilir.

Anne adaylarında kan şekeri kontrol altına alınamadığı takdirde bir takım komplikasyonlar oluşur.

Hiperglisemi yani kan şekerinin yükselmesi sonucunda ölü doğum ve düşük riski artar.

Gebelik Diyabetinin Nedenleri

Diğer diyabet türlerinin aksine, gebelik diyabeti insülin eksikliğinden değil, yapılan insülini bloke eden diğer hormonlardan kaynaklanır.

Bu durum insülin direnci olarak bilinir.

Çoğu zaman doğum sonrası bu semptomlar ortadan kalkacaktır fakat hayatınızın geri kalanı için diyabet hassasiyetiniz ve diyabet gelişimi riskiniz bulunacaktır.

Bu durum özellikle hamilelik öncesi veya hamilelik başlangıcında fazla kilonuz varsa geçerlidir.

Gebelik diyabetinin nedeni hala tam olarak bilinmemektedir. Fakat uzmanlar bazı teorilerde bulunmaktadırlar.

Plasenta büyüdükçe, annedeki insülin direnci seviyesini arttırarak bu hormonlardan daha fazlasını üretir. Normalde, annenin pankreası, insülin direncinin üstesinden gelmek için ek insülin yapabilir. Bununla birlikte, annenin insülin üretimi, plasental hormonların etkisinin üstesinden gelmek için yeterli değilse, gebelik diyabeti ortaya çıkar.

Özellikle bazı faktörler diyabet oluşumunu arttırıcı özelliğe sahiptir ;

  • 25 yaş üstü hamilelik,
  • Aile kökeninde diyabet hastalığı,
  • Annede gizli şeker,
  • Aşırı kilo (obezite)

Tedavi Yöntemleri :

  • Kan şekeri takibi,
  • Sağlıklı beslenme, özel bir diyet,
  • Egzersiz,
  • Doktor kontrolünde diyabet ilacı kullanımı,
  • Bebeğin devamlı kontrollerinin yapılması, izlenmesi.

Hamilelikte madde kullanımı ise;

Anne karnındaki bebek üzerinde geri dönülemez hasarlar bırakır ;

  • Zeka geriliği,
  • Ani bebek ölümleri, düşük riski,
  • Davranışsal bozukluklar,
  • Anne karnında oksijensiz kalma,
  • Kalp, santral sinir sistemi, bağırsak ve idrar yolları hastalıkları,
  • Yeni doğan döneminde nöbetler, beyin kanaması,
  • Yenidoğan bebek yoksunluk sendromu.

Yenidoğan Bebek Yoksunluk Sendromu : Yenidoğan bebeklere, uyuşturucu bağımlısı annelerinden geçen, bağımlılarda uyuşturucu bulamadıklarında görülen yoksunluk semptomlarına benzer semptomlar görülmesi olarak tanımlanıyor.

Hamilelik öncesi anne adayı bağımlı bir bireyse, derhal tedavi edilmesi ve madde bağımlılığından kurtulması gerekmektedir.

Bazı maddelerİn kullanımında,

bebekler aynı yetİşkİnler gİbİ bağımlı doğarlar ve doğum sonrası tedavİ edİlmeye başlarlar

Hamilelikte Hastalık Geçirmek

Hamilelik sürecinde anne adayları her zamankinden daha hassas ve özverili olmak durumundadırlar.

Bazı hastalıklar anne ve bebek sağlığını çok ciddi etkileyerek istenmeyen sonuçların yaşanmasına neden olabilir.

Bu hastalıklardan bazıları;

 

Enfeksiyonlar

Hamilelikteki enfeksiyonlar bebeğiniz için tehdit oluşturabilir.

Hamilelik sırasında sık görülen basit bir idrar yolu enfeksiyonu bile hemen tedavi edilmelidir.

Tedavi edilmeyen bir enfeksiyon, erken doğum riskine ve bebeği çevreleyen zarların yırtılmasına neden olabilir.

 

  • İdrar Yolu Enfeksiyonu

İdrar yolu enfeksiyonu hamilelikte normalden daha sık görülmektedir.

En önemli belirtisi idrar yaparken yanmadır. Bunun dışında kasık ağrısı görülebilir.

Gebeliğin son dönemlerinde tedavi edilmezse zarların erken açılması ve erken doğuma neden olabilir.

Tanısı idrar tetkiki ve kültürü ile konur.

Bol sıvı alımı ve doktor kontrolü altında alınan uygun antibiyotik ile sorunsuz tedavi edilir.


  • Vajinal Enfeksiyonlar

Gebelik mantar enfeksiyonları için  uygun bir zemin hazırlar.

En sık görülen candida türü mantarlardır.

Bu mantar normalde gebe olmayan kadınlarda görülme oranı %16 iken, gebe olanlarda bu rakam %32 ‘ye kadar çıkmaktadır.

Candida enfeksiyonu her zaman belirti vermez ve tedavi gerektirmez.

Anne adayının belirgin şikayetleri varsa uygun tedavi doktor kontrolünde uygulanır ve bu türlü enfeksiyonlar genellikle hamilelik sonrası geçer.


  • Toksoplazma Gondii

Toksoplazma Gondii adlı tek hücreli bir parazitin neden olduğu bir enfeksiyondur.

Her ne kadar birçok insan toksoplazma enfeksiyonu geçirse de, çok az sayıda semptom vardır, çünkü bağışıklık sistemi genellikle paraziti hastalığa neden olmaktan alıkoyar.

Anne adayı bu enfeksiyona hamileliğin son 3 ayında yakalanırsa bebeğin etkilenme oranı %70 civarındadır.

Doğumdan önce toksoplazma ile enfekte olmuş bebekler,

  • Ciddi zihinsel veya fiziksel problemlerle doğabilir.

Bunun dışında,

  • Bebekte gelişme problemleri,
  • Körlük,
  • Sağırlık,
  • Beyinde genişleme,
  • Beyin hasarı,
  • Epilepsi (sara hastalığı) ve
  • Sağırlık oluşmasına neden olabilir.

  • Üst Solunum Yolu Enfeksiyonları

Gebelikte bu tür üst solunum yolu enfeksiyonlarına daha sık rastlanır.

Genelde tedavi gerektirmezler.

Bol sıvı alımı, istirahat yeterli olur.

Doktorunuza danışmadan özellikle antibiyotik veya öksürük şurubu alınmamalıdır.

Anne adayının ağırlaştığı, ateşi çıktığı durumlarda tedaviye ilaç takviyesi ile devam edilir.

Gıda Zehirlenmeleri

Anne adaylarının hamilelikleri boyunca güvenmediği, emin olmadığı yiyeceklerden ve bilmediği bir yerde yemek yemekten uzak durması gerekmektedir.

Hatta emin olmak adına yiyeceğin tadına bakmanın düşük riskli de olsa anneyi zehirleme ihtimali vardır.

Herkesin metabolik özellikleri, sindirim sisteminin gücü farklı olduğundan besinlere tepkileri de farklıdır.

Özellikle yaz aylarında hava sıcaklığının fazla olması nedeniyle bazı yiyecekler çok daha hızlı bozulmaya eğilim gösterir.

Gıda zehirlenmesi bebekte menenjit ve zatürreye yol açarak ölümle sonuçlanabilir.

Gıda Zehirlenmelerin korunmak için;

  • Dondurulmuş etler ve et ürünleri yenmeden önce iyice pişirilmesi gerekir. Çiğ kalmamasına özen gösterilmelidir.
  • Çiğ sebze ve meyvelerin yenmeden önce iyice yıkanması gerekir.
  • Bir kez çözülmüş etler hemen tüketilmelidir.
  • Dışarıda yememeye özen göstermelisiniz.

Dışarıda yediğiniz yiyeceklerin ne koşullarda muhafaza edildiğini, iyi pişirilip pişirilmediğini, nasıl yapıldığını hiçbir şekilde bilemezsiniz.

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar

Hamilelik sürecinde olan annede cinsel yolla bulaşan hastalıklardan herhangi biri mevcut ise bu durum hem anne hem de bebek sağlığı açısından ciddi problemlere yol açabilir.

Frengi ve HIV plasentayı geçer ve rahim içindeki bebeğe bulaşır.

Gonore, klamidya, hepatit-B, genital herpes bebeğe, doğumda doğum kanalından bulaşır. Gebelikte bebeği sarmalayan zarda yırtılma olur. Doğum sonrası, rahim içi enfeksiyonu meydana gelir.

Bebek açısından olumsuz yönleri;

  • Ölü bebek doğumu,
  • Düşük ağırlıklı kilo ile doğum,
  • Bebekte göz enfeksiyonu veya körlük,
  • Zatürre,
  • Kan enfeksiyonu,
  • Nörolojik bozukluklar,
  • İşitme kaybı,
  • Akut hepatit,
  • Menenjit,
  • Kronik karaciğer hastalığı ve siroz.

Klamidya :

  • Bebeğe doğum sırasında doğum kanalından bulaşır.
  • Erken doğum riski taşır.
  • Erken teşhis ile doktor kontrolünde antibiyotik tedavisi uygulanır.

HIV / AIDS :

HIV virüsü, AIDS demek değildir fakat HIV, AIDS ile sonuçlanabilir.

Bu virüs,

  • Bağışıklık sisteminin hücrelerini öldürür veya bozar

ve

  • Vücudun enfeksiyonlarla, bazı kanserlerle savaşma gücünü yok eder.

HIV virüsünün kalıcı vaya ciddi semptomların yüzeye çıkması  yetişkinlerde, 10 yıl veya daha fazla sürebilir.

HIV enfeksiyonu olan çocuklarda semptomlar iki yıl içinde ortaya çıkabilir.


Gonore ( Bel Soğukluğu) :

Bebeğe doğum sırasında doğum kanalından bulaşır.

Bebekte,

  • Erken veya ölü doğum,
  • Göz enfeksiyonları riski taşır.

Erken teşhis ile doktor kontrolünde antibiyotik ile tedavi uygulanır.


Genital Herpes (uçuk) :

Uçuk virüsünün bir türü olan HSV cinsel yolla bulaşan kronik bir hastalıktır.

Bazı durumlarda ömür boyu hiç fark edilmeyebilir. İlaçlar ile kontrol altına alınabilir.

Doğum sırasında aktif genital herpesiniz varsa, doktorunuz bebeğinizde ölümcül olabilecek bir enfeksiyonu önlemek için Sezaryen doğum önerecektir.

Hamilelik Dönemindeki Yüksek Riskli Hastalıklar

Bir anneyi veya bebeğini hamilelikten önce, hamilelik sırasında veya sonrasında etkileyen birçok durum hamileliği yüksek risk olarak tanımlayabilir.

Anne olmak kolay değil. Böyle bir karar vermek veya buna hazır olduğunuza emin olmak. Özellikle kronik bir hastalık söz konusu ise..

Fakat bu durum hamile kalamayacağınız veya hamilelik süresince sorun yaşayacağınız anlamına gelmiyor.

Düzenli doktor kontrolleri, doktor gözetiminde ilaç kullanımı veya diğer tedavi yöntemleri ile hem bebeğinizi hem de kendi sağlığınızı koruyarak rahat bir hamilelik süreci geçirebilirsiniz.

Yüksek risk taşıyan hastalıkların birkaçı ise;

 

  • Diyabet

Detaylı bilgi yukarıda vardır.


  • Hipertansiyon

Gebelik öncesi tansiyon rahatsızlığınız varsa ve hamile kalmaya karar verdiyseniz  sizi takip eden doktorunuza çeşitli idrar ve kan analizlerinizi yaptırmalısınız.

İlaçlarınızın değiştirilip dozlarının ayarlanması gerekebilir.

Yüksek tansiyon hastası olup hamile kalan kadınların yakından dikkatle takiplerinin yapılması gerekir.  

Hamilelik dönemi başladıktan sonra her ay rutin gebelik muayenenizde tansiyonunuza bakılıp, kontrol altında tutmak, bacaklarınız da ödem olup olmadığı ve idrar analizinde protein varlığı kontrol edilecektir. Hem bebek hem de anne için sağlık açısından oldukça önem taşıyan bu durum aksatıldığı zaman bazı olumsuz durumlar ortaya çıkabilmektedir.

Bunlardan bazıları;

  • Plasentada yırtılma meydana gelebilir,
  • Bebeğe giden kan akışında azalma,
  • Erken doğum riski,
  • Anne adayının iç organlarında birtakım sorunların ortaya çıkması,
  • Anne karnındaki bebeğin gelişiminde gerileme ve olumsuz durumlar,
  • Anne adayında kalp hastalıkları,
  • Böbrek yetmezliği,
  • Ellerde ve yüzde ödem ve şişlik,
  • Anne adaylarında aşırı kilo alma eğilimi,
  • Çeşitli görme problemleri.

Gebelik sürecinde yüksek tansiyon hastası olan anne adaylarının,

  • Bulanık görme,
  • Az miktarda idrar yapma,
  • Baş ağrısı,
  • Görüş alanında beyaz noktalar belirmesi,
  • Karın bölgesinin üst kısmında ağrı olması gibi birtakım belirtiler yaşamaktadırlar.

Anne adayı stresten uzak durarak, doktor kontrollerini ve tedavileri aksatmadan kendilerine dikkat etmeleri hamilelik sürecinin kolay ve sağlıklı geçmesini sağlayacaktır.


  • Preeklampsi (Gebelik Zehirlenmesi )

Preeklampsi’nin bildiğimiz gıda zehirlenmesi ile herhangi bir ilgisi yoktur.

  • Daha önce tansiyon problemi olmayan anne adayında yüksek tansiyonun ortaya çıkması,
  • İdrarın yüksek seviyede protein içermesi ,
  • El ve ayaklarda şişmeler meydana gelmesiyle anlaşılır.

Teşhis edilmezse, anne adayı ve bebeğini tehlikeye sokabilecek ciddi bir durum olan ve nadir durumlarda ölüme neden olan eklampsiye yol açabilir.

Preeklampsi’nin neden ortaya çıktığı tam olarak bilinmesede bazı araştırmacılara göre zayıf beslenme ve yüksek vücut yağları hastalığa zemin hazırlamaktadır.

Belirtileri;

  • Hızlı kilo alımı,
  • Karın ağrısı,
  • Şiddetli baş ağrısı,
  • Reflekslerdeki değişim,
  • Azaltılmış idrar veya idrara çıkamama,
  • Baş dönmesi,
  • Aşırı kusma ve bulantı.
  • Çoğul Gebelik

İkiz, üçüz veya daha yüksek dereceli hamileliğe (dört veya daha fazla bebek) çoğul gebelik denir.

Bu tip gebelikler daha fazla risk unsuru barındırır ve normal anne adaylarından daha sık doktor kontrolüne gitmeleri önerilir.

Çoğul gebelik olan kadınlarda preeklampsi gelişmesi, erken doğum riski ve doğum sonrası depresyona yakalanma olasılığı daha fazladır.

Bu tip gebeliğe sahip kadınların normal gebeliklerden daha fazla kilo alması normaldir.

Genel olarak sezaryen doğum tercih edilir fakat doğum şekli;

  • Bebek sayısı,
  • Her bebeğin konumu, ağırlığı ve sağlığı,
  • Kadın doğum doktorunuzun çoğul gebelik ile ilgili deneyimi gibi

durumlarda değişkenlik gösterebilir.


  • Obezite

Obez anne adaylarında hamilelik sırasında diyabet, hipertansiyon ve preeklampsi gelişme riski daha yüksektir.

Anne adayına kilo vermek için doktor kontrolünde yüksek kalorili bir diyet programı uygulamalıdır. Aynı zamanda günlük egzersizleri aksatmamak son derece önemlidir.

  • Yürüyüş,
  • Yüzme,
  • Hafif tempo koşu bunların başında gelmektedir.

Tabİi ki beklenmedik bir hamilelik değilse, hamile kalmaya karar verdiğiniz dönemde kilo vermeye başlamanız hem hamilelik süreci hem de sizin ve bebeğinizin sağlığı açısından çok daha iyi olacaktır.

Obez anne adaylarının sezaryen doğum yapma olasılığı artar.

Yüksek kilolu hamileliklerde enfeksiyon, kanama ve diğer komplikasyon riskleri normal kilolu bir kadına göre daha fazladır.

Yüksek kilolu hamileliklerin, doğacak bebeklerde bir takım problemler meydana getirme olasılığı vardır.

Mesela;

  • Yenidoğan bebeğin kilosu belirgin bir şekilde ortalamaya göre daha fazla olması,
  • Vücut yağının diğer doğan bebeklere göre daha fazla (makrozomi) olması,
  • İlerleyen dönemlerde bebeğin obeziteye karşı hassasiyetinin oluşması,
  • Bebekte oluşabilecek kalp hastalıkları ve ilerleyen dönemlerde diyabet olması,
  • Riskli doğum.

Hamilelik süresince obezite siz ve bebeğiniz için oluşabilecek komplikasyonların risklerini arttırmaktadır.

Anne – bebek sağlığı için sürekli doktor kontrolünde olmak ve sağlıklı beslenmek oluşabilecek risklerin önüne geçmenizi sağlayacaktır.


  • Epilepsi (Sara)

Epilepsi rahatsızlığına sahip anne adayı gebe kalmadan en az altı ay önce nöroloji uzmanına başvurmalı ve ilaç düzenlemesi yaptırması çok önemlidir.

Gebelikte kan volümü arttığı için eski ilaç dozları nöbetleri kontrol edemeyebilir ve doz artışına gidilebilir. Bazen kullanılan ilaçların değiştirilmesi gerekebilir.

Bazı anne adaylarının,

  • Hormonal değişiklikleri,
  • Dalgalanan ilaç seviyeleri veya
  • Diğer faktörler nedeniyle hamilelik sırasında nöbet geçirme olasılığı daha yüksektir.

Ayrıca gebelik kararı verilmeden en az 3 ay önce anne adayının her gün folik asit tabletleri alması, bebeğin sakat doğmasını önleyeceğinden önemlidir. Günde 5 mg folik asit mutlaka alınmalıdır.

Epilepsi hastası anne adayının, gebeliği sırasında daha sıkı takip gerekmektedir.

Anne adayının yaşadığı sorunlar, genellikle hormona dayalıdır.

İki spesifik hormon özellikle önemlidir: östrojen ve progesteron.

Doğum sonrası çoğu kadın için emzirmek mümkündür ve önerilmektedir.

  • Anemi (Kansızlık)

Vücudunuz hamile kaldığınızda önemli değişiklikler geçirir.

Vücudunuzdaki kan miktarı yaklaşık % 20-30 artar, buda vücudun hemoglobin yapmak için ihtiyaç duyduğu demir ve vitamin kaynağını arttırır.

Hemoglobin, vücudunuzdaki diğer hücrelere oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinde bulunan proteindir.

Ağır derece anemi hastalığına sahipseniz düşük yapma veya ölü doğum yapma olasılığınız bulunmaktadır.

Anemik olmak aynı zamanda doğum sırasında kan kaybı riskini arttırarak ve enfeksiyonlarla mücadeleyi zorlaştırarak anneyi de zorlamaktadır.

İyi beslenme, hamileyseniz veya hamile kalmaya çalışıyorsanız, kansızlığı önlemenin en iyi yoludur.

Demir içeriği fazla olan yiyecekler yemek, vücudunuzun düzgün çalışması için ihtiyaç duyduğunuz demirin kaynağını korumanızı sağlar.

Doktorunuz ayrıca yeterli demir ve folik asit almanızı sağlamak için takviye vitaminler kullanmanızı isteyecektir.


  • Astım

Astım, gebeliği zorlaştırmak için potansiyel olarak en ciddi tıbbi durumdur.

İyi kontrol edilen astım, anne veya bebek için önemli bir risk unsuru değildir.

Astım hastası anne adaylarının özellikle geceleri öksürme, hırıltı, nefes darlığı veya gerginlik hissi yaşamaları durumunda hemen doktorlarıyla irtibata geçmesi oluşabilecek tehlikeleri önlemeleri için çok önemlidir.

Kontrolsüz astım;

  • Yüksek tansiyon,
  • Toksemi,
  • Erken doğum,
  • Düşük yapma,
  • Büyüme geriliği,
  • Düşük doğum kilosu gibi riskleri barındırır.

Astım ilaçlarının çoğu hamilelik döneminde rahatlıkla kullanılabilir.

Düzenli olarak ilacınızı kullanmak, astımınızı kontrol altında tutacaktır bu da anne – bebek sağlığı açısından çok önemlidir.

Rahat bir hamilelik için diğer yapabilecekleriniz;

  • İlaçlarınızı düzenli kullanmak / doktorunuza danışmadan dozunu azaltma veya bırakma yapmamak,
  • Sigara içmemek ve içilen ortamlarda bulunmamak,
  • Alerjik reaksiyonları tetikleyen durumlardan uzak durmak,
  • Egzersiz yapmak,
  • Sağlıklı beslenmek.

Hamilelik Döneminde Annenin Psikolojisi

Hamilelik dönemi her iki ebeveyn için de önemli bir psikolojik değişim zamanıdır.

Bu süreç ebeveynler için kalıcı değişikliklerin başlangıcı olan geri dönüşü olmayan bir dönüm noktasıdır.

Anne adayı hamileliğini öğrendiğinde tabii ki mutlu olacaktır. Fakat bir süre sonra üstleneceği sorumluluk duygusu ona biraz ağır gelebilir ve anne adayı hazır olup olmadığını sorgulayabilir.

Hamilelik döneminde yaşanan belirsizlik anne adaylarının,

  • Kaygılarının artmasına,
  • Hassaslaşmasına,
  • Aşırı ve kimi zaman yersiz tepkiler vermelerine neden olmaktadır.

Ömür boyu sürecek bu maraton öncesi ne yaşayacağını bilmeyen anneler korkularını en üst seviyede yaşar ve hatta kimi zaman bu korku ve kaygılar ‘ hamilelik depresyonu ’ olarak adlandırılan sorunun ortaya çıkmasına neden olabilir.

Amerikan Kadın Doğum ve Jinekologlar Kongresi’ne göre, kadınların %14 – 23’ü hamilelik sırasında bazı depresyon belirtileri ile mücadele etmektedirler.

Hamilelerde depresyonu teşhis etmek normal zamanlardakinden daha zor olmaktadır çünkü insanlar bunun başka tür bir hormonal dengesizlik olduğunu düşünürler.

Hamilelikteki depresyon, tedavi edilebilecek ve yönetilebilecek bir hastalıktır; ancak anne adayının ilk önce yardım istemesi ve destek alması önemlidir.

Hamilelik depresyonun belirtileri ise;

  • Sürekli olan üzüntü hali,
  • Konsantrasyon zorluğu,
  • Çok az ya da çok fazla uyumak,
  • Genellikle zevk alınan aktivitelere karşı ilgi kaybı,
  • Ölüm, intihar veya umutsuzluk düşünceleri,
  • Aşırı kaygı,
  • Suçluluk veya değersizlik duyguları,
  • Yeme alışkanlıklarında değişiklik.

Psikolojik Bilimler Derneği’nin yeni bir çalışmasında, annenin zihinsel durumu ile bebek arasında bir bağ olduğunu ve eğer anne depresyona girerse, bu bebeği doğumdan sonra etkilediğini öne sürmüştür.

Hamilelik sırasındaki duygusal iniş ve çıkışları anlamak için, bu hayati dönemde psikolojik değişimlerin anlaşılması önemlidir.

California Üniversitesi profesörlerinden Curt A. Sandman; uzun vadede depresif bir anneye sahip olmanın nörolojik sorunlara ve psikiyatrik bozukluklara yol açabileceğini söylüyor.

Başka bir çalışmada ekibi, anneleri hamilelik sırasında daha sık depresyona giren büyük yaş çocuklarının, bu durumun beyin yapılarında farklılıklara neden olduğunu saptamışlardır.

Eğer hamilelik depresyonu yaşadığınızı düşünüyorsanız ilk önce yapmanız gereken bu durumun herkesin başına gelebileceğini bilerek, kabul etmek. Unutmayın ki yalnız veya suçlu değilsiniz!

Daha sonrasında ise hemen profesyonel yardım alarak sürecin uzamasına engel olmaktır.

İkiz veya Üçüz Hamilelik

Bazı durumlarda kadın birden fazla yumurta üretir bu da çoğul gebeliğin oluşmasını sağlar.

Çoğul gebelik, tüp bebek gibi yardımcı üreme tekniklerinden sonra daha olasıdır.

İkiz veya üçüz hamileliklerde hem anne hem de bebekler, risklerin tekil bir hamilelikten daha yüksek olması nedeniyle ekstra kontrole ihtiyaç duyarlar.

İkiz bebeğe hamile olma şansı, yaşınız ilerledikçe artar.

Yaşlandıkça, doğal olarak daha fazla yumurtlama uyarıcı hormon üretiyorsunuz ve bu da yumurtalıkları tek bir ayda birkaç yumurta salgılamak için tetikleyebiliyor.

Tek yumurta ikizi olma eğilimi aile geçmişiyle alakalı bir şey yani tamamen şansınıza kalmış bir durum.

  • Daha önce çoğul hamilelik geçmişiniz varsa,
  • Ailenizde ikiz bebek geçmişi varsa veya
  • Tüp bebek tekniği ile hamile kaldıysanız ikiz bebeğe sahip olmanız yüksek oranda artış gösterir.

Tek yumurta ikizleri veya üçüzlerine monozigotik denir.

Monozigotik bebekler genetik olarak birbirleriyle aynıdır, bu yüzden ;

  • Hepsi aynı cinsiyette olacak,
  • Hepsinde aynı genler olacak ve
  • Genellikle büyüdükleri zaman çok benzer görüntüye sahip olacaklardır.

Bebeklerin aynı plasentayı paylaştığı gebeliklerin biraz daha yüksek problem riski vardır.

Çoğul gebeliğin bazı riskleri ;

  • Anne adayında bulantı ve kusma daha sıktır.
  • Çoğul gebeliklerde erken doğum riski daha yüksektir.
  • Düşük riski daha fazladır.
  • Şeker hastalığı (diyabet) ile preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) üçüz gebeliklerde daha sık görülür.
  • Yüksek tansiyon (hipertansiyon) görülme ihtimali daha fazladır.
  • Çoğul gebeliklerde, doğumsal olarak anomali gelişme tehlikesi daha yüksektir.
  • Gebeliğe bağlı demir eksikliği anemisi (kansızlık) daha yaygındır.
  • Düşük doğum kilosu veya büyüme geriliği riski daha yüksektir.
  • İkiz gebeliklerde spastik bebek görülme ihtimali daha fazladır.
  • Kaybolan ikiz sendromu görülebilir.

İlk Trimester

Bebek sahibi olmak birçok kadının hayatındaki en keyifli zamanlardan biridir.

Hamilelik yaklaşık 40 hafta sürer. Üç döneme ayrılır ve bu dönemlerin her biri trimester olarak adlandırılır.

  • İlk 12 hafta 1.trimester,
  • 13-27. haftalar 2.trimester ve
  • 28-40. haftalar 3.trimesteri oluşturur.

İlk trimester, bebeğin alkol, uyuşturucu ve bazı ilaçlar gibi maddelere en çok duyarlı olduğu dönemdir.

Hamilelik her kadın için farklıdır. Bazıları bilinen tüm semptomları yaşarken diğerleri sadece birkaçını yaşar.

Semptomların süresi de değişebilir.

İşte, yaşayabileceğiniz değişikliklerin bazıları;

  • Yorgunluk,
  • Mide ağrısı,
  • Kusmak,
  • Ruh hali değişimleri,
  • Hassas göğüsler,
  • Mide ekşimesi,
  • Kilo almak,
  • Baş ağrısı,
  • Aşermek,
  • Kabızlık,
  • Kanama,
  • Sabah bulantıları.

Hamile olduğunuzu öğrendikten sonra ilk doktor kontrolüne gittiğiniz sırada, doktor sağlık öykünüzü öğrenmek isteyecek, sonrasında ultrason ile bebeğinizin kese oluşumunu kontrol edecektir.

İlk trimesterde bebek hızla gelişir. Beyin, omurilik ve  organlar oluşmaya başlar.

Kan verme sayısının en fazla olduğu bu ilk 3 aylık zaman zarfında ilk haftalar vajinal daha sonrasında ise ultrason incelemesi çok sık yapılır.

Aynı zamanda anne adayına tam kan sayımı olan,

  • Hemogram,
  • Demir eksikliği,
  • Vitamin düzeyleri,
  • Kalıtsal hastalıklar,
  • Tiroit hormonları,
  • İdrar testinde enfeksiyon varlığı,
  • Hepatit b,
  • Toksoplazma,
  • Kızamıkçık,
  • Frengi,
  • HIV virüslerinin olup olmadığı ya da bunlara karşı bağışıklık durumu tespit edilir.

11. – 14. Haftalar arasında yapılması gereken en önemli testlerden birisi ikili tarama testidir. Bu test bebeğin, Down Sendromlu olma ihtimalini ortaya koyan özel bir kan testidir.

Bu ilk 3 aylık zaman diliminde anne gebeliğe alışmaya başlar, eski yaşam temposuna dönmeye yavaş yavaş başlayabilir.

 

1.Ay sonunda ;

  • Tüm büyük sistemler ve organlar oluşmaya başlar.
  • Beyin ve omurilik, sindirim sistemi ve kalp ve dolaşım sistemi oluşmaya başlar.
  • Gözler ve kulaklar gelişmeye başlar.
  • Kollar ve bacaklar oluşmaya başlar.

2. Ay sonunda ;

  • Dolaşım, sinir, sindirim ve idrar sistemleri dahil olmak üzere tüm ana vücut sistemleri gelişmeye devam eder.
  • Baş vücudun geri kalanıyla orantılı olarak daha büyük olmasına rağmen embriyo insan şeklini alır.
  • Bebek diş tomurcukları gelişmeye başlar.
  • Gözler, burun, ağız ve kulaklar daha belirgin hale gelir.
  • Kollar ve bacaklar kolayca görülebilir.
  • Parmaklar ve ayak parmakları hala perdelidir, ancak açıkça ayırt edilebilir.
  • Ana organlar gelişmeye devam eder ve bebeğin kalp atışlarını rahatlıkla duyabilirsiniz.
  • Kemikler gelişmeye başlar ve burun ve çene hızla gelişir.
  • Embriyo sürekli hareket halindedir ancak anne tarafından hissedilmez.

3. Ay sonunda ;

  • Dış genital organlar gelişmiştir.
  • Tırnak ve ayak tırnakları görünür.
  • Göz kapakları oluşur.
  • Fetal hareket artar.
  • Kollar ve bacaklar tamamen oluşmuştur.
  • Gırtlak oluşmaya başlar.

 

Bebeğin en savunmasız olduğu zaman bu ilk 12 haftalık dönemdir.

Bu süre zarfında, tüm ana organlar ve vücut sistemleri oluşur ve herhangi bir sağlıksız duruma maruz kalırsa hemen zarar görebilir.

Organlar ve vücut sİstemlerİ 12 hafta sonunda tamamen oluşsa bİle, bebek bağımsız olarak hayatta kalamaz

İkinci Trimester

İkinci üç aylık dönem, çoğu kadın için fiziksel olarak en zevkli olanıdır.

Sabah bulantısı genellikle bu zamana kadar azalır ve aşırı yorgunluk ve meme hassasiyeti genellikle hafifler

Gebeliğin ikinci trimesteri, 

  • Artık kan testlerinin daha aza indiği,
  • Sadece bebeğin gelişiminin devam ettiği,
  • Gebelikle ilgili kaygıların daha aza indiği bir dönemdir.
  • Ultrason muayenelerinde bebek daha belirgin bir şekilde görünür.

İkinci trimesterde bebek, gelişen kas sistemi sayesinde daha çok hareket edebilmektedir.

Anne adayı bunu karnında hissettiği kas seyirmeleri ile anlar.

Bu aylarda bebeğin,

  • Yüzü,
  • Kolları,
  • Elleri,
  • Bacakları,
  • Ayakları,
  • Gövdesi daha da gelişmiştir.

Vücudunuzdaki değişimler hala devam etmektedir;

  • Sırt ağrıları,
  • Diş eti kanamaları,
  • Göğüslerde büyüme,
  • Burun tıkanıklığı / kanaması,
  • Daha sık idrara çıkma,
  • Baş ağrısı,
  • Hızlı saç uzaması,
  • Mide ekşimesi,
  • Kabızlık,
  • Hemoroid,
  • Ciltteki değişimler,
  • Kilo almak.

4. Ayın sonunda;

  • Gebeliğin ikinci üç ayınında 4, 5 ve 6. ay  bebeğinizin parmakları ve ayak parmakları tamamen gelişir.
  • Göz kapakları, kaşları, kirpikleri, tırnakları ve kılları oluşur.
  • Dişler ve kemikler daha da yoğunlaşır.
  • Bebeğiniz baş parmağını emebilir, esneyebilir, gerilebilir.
  • Sinir sistemi gebelikte bu noktada çalışmaya başlıyor.
  • Üreme organları ve genital organlar artık tamamen gelişmiştir ve genellikle bebeğinizin cinsiyetini artık biliyorsunuzdur.
  • Dördüncü ayın sonunda bebeğiniz yaklaşık 6 santim uzunluğuna ulaşmış olur.

5. Ayın sonunda;

  • Bebeğinizin saçları oluşmaya başlar ve bu saçlar bebeğinizi korur.

Genellikle doğumdan sonra ilk ay içerisinde dökülür.

  • Beşinci ayın sonunda bebeğiniz 1-2 kilo ağırlığına ulaşmış olur.
  • Bebeğiniz iyice hareketlenmeye başlanmıştır ve bunu hissetmeye başlayabilirsiniz.

6. Ayın sonunda;

  • Altıncı ayın sonunda, bebeğiniz yaklaşık 12 santim uzunluğunda ve yaklaşık 2 kilo ağırlığında olacaktır.
  • Bebeğin el ve ayak parmakları görülür.
  • Göz kapakları aralanmaya başlar ve gözler açılır.
  • Bebeğiniz nabzı hareket ettirerek veya artırarak seslere cevap verebilir ve bebek hıçkırırsa sarsıntılı hareketleri fark edebilirsiniz.

Vücudunuzu, ikinci üç aylık dönem boyunca sağlıklı ve aktif tutmak, hem kendi sağlığınız hem de bebeğinizin sağlıklı gelişimi için çok önemlidir.

Üçüncü Trimester

Artık hamileliğinizin sonuna doğru hızla yaklaşmaktasınızdır.

Son 3 aylık döneminizde bebeğiniz için alışveriş yapmak, onun odasını hazırlamak sizi fazlasıyla heyecanlandırabilir.

Fakat aynı zamanda doğum yaklaştıkça endişeleriniz ve korkularınız da artmaya başlayacaktır.

Bu son 3 aylık dönemdeki bazı sıkıntılar ise;

  • Sırt ağrılarının şiddeti artabilir,
  • Kanama,
  • Göğüslerde büyüme,
  • Yorgunluk,
  • Sık idrara çıkma,
  • Kabızlık,
  • Hazımsızlık,
  • Mide ekşimesi,
  • Hemoroidlerin ciddiyetinin artması,
  • Nefes darlığı,
  • Ödem,
  • Kilo alma,
  • Gece uykularındaki rahatsızlık,
  • Bebek kendi vücut ısısını yayar ve kendinizi daha sıcak hissetmenizi sağlar,
  • Ayak ve ellerde şişliklerin artması,
  • Kramplar daha sık ortaya çıkar,
  • Çatlakların artması (mide, bacak, kalça, göğüs ),
  • Bacaklarda varislerin ciddiyeti artabilir.

7. Ay sonunda;

  • Bebek gözünü açmaya başlar,
  • Kendi çevresinde dönmeye başlar,
  • Tat alma duyusu oluşmuştur,
  • Burun delikleri açıldığı için bebekte solunum hareketleri görülür.

8. Ay sonunda;

  • Akciğer gelişimi hızlanır,
  • Normal hayata adaptasyon süreci başlar,
  • Bebeğin en hızlı kilo alımı bu ay içerisinde olur,
  • Anne karnında dönme hareketleri durur, ancak el ve ayak hareketleri güçlenerek devam eder,
  • 32. hafta bitiminde göz kapakları açılır.

9. Ay sonunda;

  • Bebeğin gelişmesi artık tamamlanmıştır, tüm organları gelişmiş ve doğum için hazırdır,
  • Akciğerleri nefes almak için gerekli olgunluk sürecini geçirmiştir,
  • Bebek hıçkırabilir, yutkunabilir ve baş parmağını emme hareketleri gösterebilir,
  • Baş kısmı doğum kanalına yerleşir,
  • Artık anne ve bebek doğuma hazırdır.

Son 3 aylık döneminizde doğum şeklinize karar vermeniz gerekir.

Doktorunuzun önerdiği sizin de kendinizi en rahat ve bebek açısından en sağlıklı olanını belirlemeniz gerekir.

Doğumda oluşabilecek veya öncesinde bebeğin pozisyonundan kaynaklanan bir problem yok ise; sizin sağlık durumunuzda uyguysa uzmanlar normal doğumu anne – bebek sağlığı açısından daha yararlı buluyorlar.

Artık geri kalan hayatınız için sonu olmayan bir serüvene başlamaya hazırsınızdır.

Hamilelik Süresince Yaptırmanız Gereken Sağlık Testleri

Bu testler bebeğinizin sağlığı hakkında bilgi sağlamak için, bebeğinizde herhangi bir sakatlığa neden olabilecek durumların olup olmadığını saptamak için tasarlanmıştır ve çocuğunuzun doğum öncesi bakım ve gelişimini optimize etmenize yardımcı olabilir.

Bu testlerin asıl amacı, yaşanabilecek bir olumsuzluğu önceden öngörüp ona göre tedbir almaktır.

Gebelikte yapılan tarama ve tanı testlerinin belli haftaları vardır ve haftalar içinde yapılması gerekir.

 

  • Ultrason

Ultrason hamileliğin her döneminde ve her koşulda başvurulan bir yöntemdir.

  • Bebeğin canlı ve sağlıklı olduğundan emin olmak,
  • Hamileliğin tam zamanını belirlemek,
  • Kromozom anormalliği riskini değerlendirmek ve
  • Bebeğin kese oluşumunu kontrol etmek için kullanılır.

  • İkili Test

Gebeliğin 11-14. haftaları arasında yapılır.

İlk olarak ultrason muayenesiyle bebeğin ensesinde biriken ince sıvı tabakasının kalınlığı ölçülür. Sıvıdaki artış,

  • Down sendromu ve
  • Doğumsal kalp hastalığı gibi kromozom anormallikleri riskinde bir artış olup, olmadığını gösterir.

Ultrasonun ardından kan tahlili yapılır.

Buna ek olarak, ultrason sırasında bebeğin burun kemiği ölçümü yapılabilir.

Bebeğin burun kemiğinin olmaması daha yüksek bir down sendromu riskini ifade edebilir.

Önemli : Bazı çalışmalar bu fikri desteklerken bazıları karşı çıkmıştır. Sonuçlara göre doktor isteği ile, üçlü ve dörtlü tarama testleri de yapılabilir.

İkili test sonucunun pozitif çıkması :

İkili testin pozitif çıkması her zaman bebekte kromozom bozukluğu olduğu anlamına gelmez.

Pozitif çıkan ikili tarama testi sonucu,

  • Bebekte kromozomal bozukluk riskinin yüksek olduğunu ve
  • Tanıya yönelik ileri tetkikler yapılması gerektiğini belirtir.

  • CVS

Bu test gebeliğin 10-14. haftaları arasında yapılmalıdır.

Genetik hastalıkların ve bazı kan hastalıklarının takibi için yapılır.

Gebelik sırasında yaptırdığınız herhangi bir testin (ultrason, ense kalınlığı taraması ya da kan testi gibi) sonucunda veya anne – babanın ailesinden gelen ve bebeğe aktarılabilecek bir hastalık var mı öğrenmek için yaptırılır.


  • Kan Sayımı

Annede anemi rahatsızlığı olup olmadığı, hamilelik sürecinde demir eksikliği yaşanmaması için ve gerektiğinde demir takviyesi yapılması amacıyla yapılan testtir.


  • Torch Testi

Torch testi gebelik esnasında bebeklere geçerek sakatlığa neden olan mikropların tespit edilmesi adına yapılan bir işlemdir.

Bu test gebelik döneminin ilk 3 aylık sürecinde ya da gebeliğe hazırlık aşamasında yapılır.

Torch testi parmaktan alınacak olan kan ile yapılan testtir.


  • AFP

Gebeliğin 15-20. haftalarında yapılır.

Hamilelik sırasında kanınızdaki AFP seviyesini ölçer.

Amaç; bebeğin sinir borusunda bir sıkıntı olup olmadığını kontrol etmek ile down sendromu riskini belirlemektir.


  • Detaylı Ultrason

Gebeliğin genelde 18-20. haftaları arasında yapılan ayrıntılı ultrason taraması, bebeğin gelişimi ile ilgili olarak ;

  • Kalbi,
  • Beyni,
  • Kolları,
  • Bacakları,
  • İç organları,
  • Omurgası,
  • Diğer uzuv ve organları detaylı olarak incelenir.

  • Amniyosentez

Tanı testi olan amniyosentez genelde gebeliğin 15-20. haftaları arasında ama özellikle 16. haftada yapılır.

Amniyosentez de tarama testlerinde olduğu gibi,

  • Bebekteki kromozom anomalileri,
  • Down sendromunu ve
  • Spina bifida gibi hastalıkların tespiti için yapılır.

  • Glukoz Testi

Glukoz testi kanınızdaki şeker seviyesini ölçmek için kullanılır.

Glukoz testi, genellikle gebeliğin 24-28. haftaları arasında yapılır.

Anormal glukoz seviyeleri, gebelik diyabetini gösterebilir.

Eğer, istenilen türde bir sonuç çıkmazsa, ikinci bir tahlil yaptırmanız gerekecektir. Aç karnına ve daha konsantre bir glukoz konsantresi içmeniz istenir.

Bu şeker yüklemesi testi sonuçları gebeliğe bağlı diyabet sorununun olduğunu gösteriyorsa, bebeğinin çok kilolu doğmaması veya anne – bebek sağlığında bir problem çıkmaması için, hamileliğinin geri kalan kısmında kanınızdaki glukoz miktarının iyi bir şekilde kontrol edilmesi gerekecektir.


  • GBS

GBS insan vücuduna zarar vermeyen bir bakteridir.

Kalın bağırsağa, rektuma ve vajinaya yerleşebilir.

Ancak, sizin için zararlı olmayan bu bakteri, doğum sırasında bebeğe geçerek ona zarar verebilir.

Çünkü yeni doğmuş bebeğinin bağışıklık sistemi, bu bakteriyle komplikasyon riski taşımadan mücadele edecek kadar güçlü değildir.

Peki ya hamilelik sürecinizi tamamlamanıza rağmen hala doğum gerçekleşmediyse ne yapabilirsiniz ?

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki bebeklerin %10’u 2 haftalık bir gecikme ile doğarlar ve çoğu zaman özellikle anne adaylarının ilk doğumu gecikmeli olarak gerçekleşir.

Sürenizi tamamladınız fakat hala doğum belirtileriniz yoksa yapmanız gereken ilk iş doktorunuza gitmek olacaktır.

Doktor, bebeğin rahminde hareket edip etmediğini ve amniyotik sıvı miktarının sağlıklı olup olmadığını kontrol edecektir. Bunun için ilk olarak, vajinal muayene yapabilir. Bu muayene sırasında, rahim ağzının genişleyip genişlemediğini de kontrol edecektir.

Eğer hamileliğin 42. haftayı tamamlamış fakat hala doğum gerçekleşmediyse bazı testler yapılması gerekir;

  • NST ( Non Stress Testi )

Annenin karnına bir monitör bağlayarak, bebeğin hareketlerinin, buna bağlı olarak kalp atış hızının ve bu hızın değişkenliğinin izlendiği, cerrahi olmayan basit ve ağrısız bir yöntemdir.


  • CST ( Kontraksiyon Testi )

NST testinde olduğu gibi, annenin karnına bir monitör bağlanır. Ancak buradan sonra uygulama değişir. Rahminin kasılması için az miktarda oksitosin hormonu verilir ve bebeğinin bu kasılmalara tepkisi ölçülür. Bebek sancılara istenilen tepkileri vermezse, bu fetal sıkıntının bir işaret olabilir.


  • BPP ( Biyofiziksel Profil )

Bu testlerin sonucuna göre gebeliğin devamına ya da sonlandırılmasına karar vermek gerekebilir. Ultrasonda bebeğin hareketleri, solunumu ve amnion sıvısı miktarı değerlendirilir.

Hamileliğinizde kontrolün elinizde olması için yardımcı olmaya çalıştık. Bebeğinizi kucağınıza aldıktan sonra sizi yenidoğan zorlukları bekliyor. Detaylı bilgi edinmek isterseniz Yenidoğan Bebek Zorlukları yazımıza göz atmalısınız.

Umarım size fayda sağlayan bir içerik okuduğunuzu düşünüyorsunuzdur ve yorumlarınızla katkıda bulunursunuz. Deneyimlerinizden faydalanmak bizi mutlu edecek ve kendimizi geliştirmemizi sağlayacaktır. Teşekkürler.

0 Shares
1 comment
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like
Çalışan anne, çalışırken emzirmek, işyerinde süt sağmak, süt sağma pompası, anne sütü nasıl saklanır

İşe Başlayacak Annenin Rehberi

-Bu Yazının İçindekiler-Hamilelik Sürecinin Sağlıklı Geçebilmesi İçin Dikkat Edilmesi GerekenlerHamilelikte İdeal Beslenme ve KaloriHamilelikte Uzak Durulması Gerekenler Hamilelik Döneminde…